Rutin çalışmam sırasında ziyaretime gelen kişiler oldukça dertliydiler. Enteresan olan durum ise onları bana gönderen yine benim şikayetim ile ciddi anlamda tazminata mahkum olan ve ceza da alarak ayrıca uzun süre cezaevinde kalan birisiydi. Sonradan ziyaretime gelen ve müvekkilim olan şahıs bu durumu bana açıkladı. Kendisinin aşırı mağduriyet ve kimi avukatlardan yakınması üzerine, devreye giren şahıs: “Ben senin işini çözecek adamı biliyorum, benim hayatımı kararttı” diyerek onları bana yönlendirmişti.
Esasa geldiğimde aynen Yargıtay mürafaasında söylediğim şu sözle başlayayım. Tam olarak “Anlatsam roman olur” tarzında bir konuydu. Evet; önceden gelirken getirmelerini istediğim dosya gelmişti. Dosyayı çok hızla inceledim. Hemen sonucu söyledim. Dava bitmiş, bu şekliyle kazanma ihtimalleri yoktu. Yani onlara ifade ettiğim söz, kısa süre kalan duruşmada dava aleyhlerine neticelenmesi kesin gibiydi. Peki olay neydi? Müvekkil neredeyse beş yıl önce bir arsa hissesi satın almıştı. Bu arsa hissesini satın almadan önce de iki tanık huzurunda satıcı vekili ile sözleşme yapmıştı. Arsayı satan kişi ile yapılan sözleşme sonrasında, satıcı asılın bir takım borçları, ilgili yerlere müvekkil tarafından ödenmişti. Bu ödemeler yapıldıktan ve kısıtlılık kaldırıldıktan sonra tapuya geçilmişti. Alınan hisse, müteahhite verildiğinde iki daire isabet edebilecek bir yerdir. Bu miktara yakın ödeme de satıcı vekiline ödenecek, satıcı vekili de tapu harçlarını ödeyecektir. İşlemi tamamlayan satıcı vekili, müvekkil alıcıyı sadece imza için çağırmış, parayı almış ve imzalar atılmıştı. Ancak, tapuda ödenen rakamın onda birini satıcı vekili satış bedeli olarak göstermişti.
İşlem tamamlandıktan bir süre geçince müvekkile bir dava dilekçesi gelir. Bu dilekçe ile müvekkilin aldığı payı tapudan gösterilen değer üzerinden bir hissedar almak istemektedir. Çok büyük bir sürprizdir. Bugünkü değerler üzerinden düşünürsek, 400.000 TL’ye alınan yer, tapuda 40.000 TL gösterildiği için, 40.000 TL’den bu yer alınmak istenmektedir. Dava kısa sürede sonuçlanır ve müvekkil arsayı kaybeder. Verdiği paranın onda birine yakın para eline geçer. Ayrıca vekalet ücreti ve diğer dava giderlerini de öder. Bitmedi; bu denli zarardan ve aradan iki yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra, yine bir mahkeme celbi ile karşılaşır. Telaşla açar ve acı gerçeği öğrenir. Kaybettiği arsayı kendisine vekaleten satan kişi, vekalet aldığı çok yaşlı kadını kandırarak almıştır. Para hiç ödememiştir. İki daire vereceğini belirterek vekalet almış ve bu hileyi bilmeyen müvekkile satmıştır. Bu kez yaşlı kadının vekili davasında müvekkil ile yaşlı kadından vekalet alan kişiyi dava etmiş ve her ikisinin de işbirliği yaptıklarını ve hile ile taşınmaz edindiklerini belirterek arsanın dava tarihindeki değerini istemektedir. İşte bu dava karar aşamasına gelmiştir, yani deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi ve keşif yapılmış, her şey müvekkil aleyhinedir ve dosya karar aşamasına gelmiştir.
İşte dosya da bu şekliyle bana gelmiştir. Bu şekliyle yapılacak bir şey kalmamıştır, süresinde tanık da bildirilmeyen dosyada yapılacak bir şey yoktur. Israr ederler. Ben bir yol olabilir derim.
Tabii çok heyecanlanırlar. Kısa bir araştırma görevi veririm. Ve bu dava mutlak kaybedilir. Ancak müvekkilin davacı sıfatının olacağı bir dava açmamızı öneririm. Çünkü, hile ile vekaleten satan kişi ön alımı da hile ile organize etmiştir. Kaldı ki, açtığımız yeni davayı kaybetsek bile asıl davayı yönlendirebilir, tanık dinletir ve önceki asıl davayı lehimize çevirebiliriz, derim.
Bu benim için çok büyük bir riskti, kaybetmiş kişi ikinci dava ile ilave külfetlerle de karşılaşabilirdi. Evet davayı açtık ve kaybedilecek dava ile birleşme talep ettik.
Asıl dava yeni açtığımız davanın birleşmesini beklemeden davayı müvekkil aleyhine kabul etti. Müvekkil önceden kaybettiği para kadar ayrıca para ödemeye mahkum oldu. Gerçekten inanılması zor durum.
Müvekkil icraya konuldu. Neyse ki teminat mektubu ile kararın kesinleşmesine kadar ödemeyi erteletti. Tarafımızda dosyayı temyiz etti. İşte temyiz duruşmasında aynen, tabiri yerinde ise anlatsam roman olur, biçiminde bir durumla karşı karşıyayız dedim. Ayrıntılı çabamız ve inandırıcılığımız üzerine karar bozuldu. Bozma gerekçesi açtığımız davanın birleşmesini beklememek ve birleşecek davadaki tanıkları dinlememekti. Yargıtay, birleşme kararının beklenmesini ve tanıkların da dinlenmesini istiyordu.
Dosya Yargıtay’dan geldi. Mahkeme birleşme kararını bekledi ve birleşme sonrası tanıkları da dinledi. Dava bitti. Evet, müvekkil davayı kazandı. Müvekkil iyi niyetliydi. Hileden haberi yoktu ve tazminat ödemeyecekti. Dosya tekrar taraflarca temyiz edildi. Birleşen davanın sonucu ile temyiz sonucunu bir başka yazıda anlatmak üzere…