Birkaç yıl önce New York’tayız ve telefon ısrarlı bir şekilde çalıyor. Bana ne zaman Türkiye’ye döneceğimiz soruluyor, ben de bir hafta sonra Türkiye’de olacağımızı iletiyorum. Tabii bunun kısa bir süre öncesinde ise, çok yakınım ile beni telefon ile arayanın bir konuşması var. Bu konuşmada arayan, çok yakınıma şunu söylüyor, “Battık, iflas ettik, her şeyimizi satıp, Kanada’ya kaçacağız…”
Günümüz birkaç hafta öncesine dönüyorum, karşılıklı telefon mesajlarını aynen alıntılıyorum.
Yazıyorum:
– Merhaba, ….. Ticaret Mahkemesi’ndeki dava lehinize bitti. Dava reddedildi. Hayırlı olsun.
– Çok mutlu oldum, emeğinize sağlık …. abi, çok teşekkürler.
Bir gün sonra bana tekrar yazıyor.
– İyi akşamlar … abi, bu dava tüketici kredisi için olan davaydı değil mi? Bu dava ve diğerlerinden size borcumuz ne kadar? Bildirirseniz çok mutlu olacağız. Sizden güvenilir, doğru, başarılı, profesyonel bir hizmet aldık. Mutlak size borçluyuz ve minnettarız. Çok sıkıntılı günlerimizde durumu en güzel şekilde yönetip, bizlerin feraha ermesine vesile oldunuz. Çok çok teşekkürler. Saygı ve selamlar.
– iyi akşamlar. Doğru tüketici kredisi ile ilgili dava idi. Ama inşallah diğerleri de istediğimiz gibi biter. Müsterih ve rahat olun. Herhangi bir borç yok. Güzel cümleleriniz için ben de teşekkür ederim. Selamlar.
– Ama hala borcumuzu öğrenemedik, bilirkişi, mahkeme masrafları, ve diğer avukatlık vb. hizmetlerin bedeli, tabii ki o dönemler için psikolog gibi de hizmet verdiniz bize, yüreğimize su serptiniz, ışık nerde bize gösterip en güzel rehber oldunuz. Şimdi sıra bizde …. abi. İnanın durumumuzu toparladık, maddi sıkıntı yok, rahatlıkla size ödeme yapabiliriz.
– Dert etme, tamam konuşuruz.
Aslında son mesaj trafiği ile başlangıçtaki Kanada’ya kaçış arasındaki süreç gerçekten roman olabilir ve aslında bir noktada neticeyi de barındırmakla birlikte hadiseler, çok sayıda günlük konusu olacak toplantılar, görüşmeler ve strateji barındıran vakıalardan ve çok heyecanlı ve içinde birçok kazanılmış ve derdest davaları da içeren süreçten pek dahlim olmayan konuyu aktararak bu günlüğe nokta koyacağım. Sürece dahlimden önce iflas ve borç tehdidi karşısında tedbir amaçlı mal varlıklarının elden çıkarılması ve muvazaalı olarak tanıdıklara borçlanılma düşünülüyor. Bunu neredeyse herkes telkin ediyor. Birkaç yüz bin liralık senet düzenlenerek, akrabalık bağı olan bir sanayiciye borçlanılıyor. Sanayicinin de avukatı olan, tanınmış, önemli kurumların ve kişilerin de de avukatı olan kişiye vekalet veriliyor ve icra takibi kesinleştirilerek, bir kamu kurumundan her ay alınan alacağa haciz konuyor.
Bilindiği gibi, haczedilen paradan birden çok kesinti oluyor. Bir milyon liralık bir alacak haciz ile tahsil olunduğunda icra dairesinin yaptığı hizmete göre, asgari yetmiş bin lira gideri gerektiriyor. Farklı boyutta işlemler olursa vekalet ücreti ile birlikte bu rakam iki yüz bin lira civarında da olabiliyor. Müdahalemiz üzerine derhal bu denli ödemenin durdurulmasını ve dosyanın da feragat nedeniyle kapatılmasını istiyorum. İşte beni sarsan bir yeni durum daha ortaya çıkıyor. Avukat tam vekalet ücreti istiyor! Bu nasıl bir şey! Aklım almıyor. Hatır için yapılan bir iş. Göstermelik alacaklı olan sanayiciden bu nasıl iş? diye sorulunca, alınan cevap da aklın ucundan geçmeyen bir cevap oluyor. Ben ona bir şey diyemem, ödemen gerekir vs. deniyor. Evet ve maalesef vekalet ücreti ödeniyor, senet icradan alınıyor. Çerçeveletilip asılacağı bana söyleniyor, ama gidip ben şahsen görmedim…