Bir Fetö’cü ihbar ediyorum!
Polis tutanağında şu cümleler yazılıyor: “13.08.2016 günü saat 08.30’da 11111111’lü sabit hattan 155 polis imdat hattını bir bayan vatandaş arayarak kendisinin Bakırköy’ün içinden olduğunu 3 şahıs tanıdığını bu şahısların Fetö’cü olarak bildiğini bunların Mehmet Sarıçizmelioğlu, emekli öğretmen, Hafize Nur Maviçizmeli, Fatıma Nur Yeşilçizmelioğlu, olduğunu, bunların evlerinin aranmasını ve kontrol edilmesini istediğini , ancak ifade verip vermeyeceğinin sorulduğunda ifade vermek istemediğini, bunun gizli olmasını istediğini beyan etmesi üzerine kısmen araştırması için sorumlu amire bilgi verilmiş olup, iş bu tutanak tarafımdan tanzimle altı imza altına alınmıştır. 12.08.2016. 09.15 Mustafa Kırmızıçizmelioğlu Polis Memuru”. Tutanak aynen alındığından anlatım bozukluğuna vs. müdahale edilmemiştir.
Bu tutanaktaki, telefon no, şahıs isimleri ve ilçe ismi değiştirilmiştir. Bunun dışında virgülüne kadar aynen alınmıştır. Evet, bu tutanak sonrası evde arama yapılıyor! Terör suçu ile alakalı olacak bir delil hiç yok. Sadece takribi 15 yıl önce bir bankanın ve yine yaklaşık 15 yıl önce basılmış, boş ajanda ve bloknot ile 20 yıllık bir vaaz kaseti. Yani Türkiye’de yaşayan 78 Milyon insanın yüzde doksanında bulunması muhtemel şeyler, eşantiyonlar.
Bunun üzerine şikayet edilenin torun sahibi, dul bir kadın olması, yaşlı olması belki de tutuklanmasının önüne geçiyor. Ama, hakkında ilçe dışına çıkmama, imzalar atma, şeklinde ağır adli kontrol tedbiri uygulanıyor ve ağır ceza mahkemesinde de sanık sıfatı alıyor. Bulunduğu ilçe dışında, oğlunun ikinci bir torunu oluyor, bakacak kimse yok, gidemiyor. İlk torun ağır rahatsızlıkları olan, ikincisi de çok erken doğan ve oldukça yoğun ilgi gerektiren durumla doğmasına karşılık ne doğuma gidebiliyor, ne de bakıma, çünkü: ilçe dışına çıkması yasak. Sıkı imzalar atıyor.
Daha sonra ise adı geçen müşteki birebir aynı şu dilekçeyi veriyor “ ..ilçede çıkan şayia üzerine 10.08.2016 tarihinde 155 polis ihbar hattına yaptığım şikayetimden vazgeçiyorum” Bu ne demek torun sahibi bir hanımın lekelenmesi, şüpheli olması, sanık olması, ağır adli kontrole tabi tutulması, manevi olarak yıpranması ve psikosomatik ağır rahatsızlıklar geçirmesi sonrasında müştekinin vazgeçmesinin ne önemi var! Hani bir terim var “bad-el harab-ül basra”. Kalıcı hasardan sonra, kanserden sonra…,
Binlerce kişi çekememezlikten, düşmanlıktan, kıskançlıktan, ticari rekabetten bu yola başvuramaz mı? Hani anlatılır. Köylünün tek öküzü ve komşunun da tek öküzü vardır. Uzun uzun anlatılır. Kendisine bir öküz daha verilmesi yerine komşusunun öküzünün ölmesini isteyecek kadar hasetlik duygusundadır, bu köylü… Akademik camiada da kıskançlık ve başkasının önünü tıkama duygu ve düşüncesi de ciddi anlamda rastlanılan bir durumdur. Ticari ve siyasi rakabette de öyle….
Aslında soyut şikayetin hiç dikkate alınmaması, lekelenmeme hakkı, yargılamaya hakim olan ilkelerden iken, 694 Sayılı K.H.K. ile de bu konu yasal hale getirilmiştir. Şöyle, CMK 158 ıncı maddesine 694 sayılı KHK ile eklenen 6. Maddeyi buraya alıyoruz: “İhbar ve şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir. Bu durumda şikâyet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilemez, Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar, varsa ihbarda bulunana veya şikâyetçiye bildirilir ve bu karara karşı 173 üncü maddedeki usule göre itiraz edilebilir. İtirazın kabulü hâlinde Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma işlemlerini başlatır. Bu fıkra uyarınca yapılan işlemler ve verilen kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından görülebilir.”
Buna ek olarak Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün bu madde hakkındaki açıklaması ise şöyledir:
“Vatandaşın ‘lekelenmeme hakkı’nın azami derecede korunabilmesi için de şikayet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilmeyecektir. Bu tür ihbar ve şikayetler ile soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararlar için savcılıkta ayrı bir kayıt tutulacaktır. Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararlar, ilgili kolluk birimine de bildirilip, kolluk kayıtlarının düzeltilmesi, ayrı bir sistemde tutulması sağlanacaktır. Böylece asılsız şikayete konu olan kişinin, iradesi dışında oluşmuş kayıtlar suç ve soruşturma kaydı gibi üzerinden yeni mağduriyetlere uğraması engellenecektir. Soruşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin kararlara karşı ihbar ve şikayette bulunanların itiraz hakkı da bulunacaktır. Böylece, lekelenmeme hakkı ile hak arama hürriyeti arasında gerekli denge de kurulmuş olacaktır.”
Adı geçen yasa maddesi ile, İftira başta olmak üzere, suiniyetli söz ve eylemler üzerine açılan soruşturmalar, engellenmiş olmakta, böylece, insan haklarını genişletmeye, kişi onur ve haysiyetini korumaya yönelik reformların devamı mahiyetinde önemli bir düzenleme gerçekleştirilmiştir. Umut edilir ki, bundan sonra böylesine davalar açılmaz temennisinde bulunarak yazımızı noktalayalım.