T.C.
YARGITAY
Onbirinci Hukuk Dairesi
Esas No : 2012/9126
Karar No : 2013/13009
Tarih : 21.06.2013
KAVRAM:
•TESCİL KAYDININ İPTALİ DAVASI
•KASKO BEDELİNİN TAHSİLİ İSTEMİ
•TERDİTLİ DAVA
•FER’İLİK İLİŞKİSİ
İÇTİHAT METNİ
DAVA :
Taraflar arasında görülen davada Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 8.3.2012 tarih ve 2007/217-2012/119 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı M. E. vekiliyle davalı T. Ş. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ebru Yücetürk tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:
KARAR :
Asıl davada davacı vekili, müvekkiliyle davalı M. E.’in G… İnşaat Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin %50’şer oranda hissedarı olduklarını, şirketin tasfiyesi için açılan davada şirkete kayyum tayin edilmesine rağmen, şirkete ait bir aracın mal kaçırmak amacıyla davalı M. E.’in talimatıyla diğer davalı T. S.’a danışıklı olarak 16.12.2003 tarihinde satıldığını ileri sürerek, anılan satışın iptalini, olmadığı takdirde müvekkilin zararının 16.12.003 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tazminini talep ve dava etmiştir.
Davalı M. E. vekili asıl davada, davanın anılan şirketin kayyum heyetince açılmasının gerektiğini, davacının dava açma yetkisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı T. Ş., davaya cevap vermemiştir.
Bozma sonrası birleşen davada, davacı vekili, yukarda açıklanan araç satış işlemin iptaliyle aracın şirkete aidiyetinin tespitini, olmadığı takdirde aracın kasko değeri olan 19.026,00 TL’nin 16.12.003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı M. E. vekili, müvekkilince, şirketin kayyuma devrine dair tedbir kararından 1.4.2005 tarihinde haberdar olunduğunu, davaya konu aracın satış bedelinin şirket borçlarının tasfiyesinde kullanıldığını, satış işleminin usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı T. Ş., birleşen davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; uyulan Dairemiz bozma ilamına ve benimsenen bilirkişi kurulu raporuna göre, davalı ortak M. E. tarafından noterlikçe düzenlenen 15.12.2003 tarihli Satış Sözleşmesi ile 19.026,00 TL bedelle satılan şirkete ait aracın satış bedelinin nakden karşılığının şirkete ödenmediği gibi, satış bedelinden şirketin borçlarının ödendiğine dair herhangi bir delilin de bulunmadığı, şirketin defter kayıtlarında her iki ortağın hesabından ödendiğine dair kayıt bulunan fatura dışındaki ödemeye dair her zaman düzenlenmesi mümkün olan belgelere dayanılarak yapıldığı ileri sürülen ödemelerin kanıtlanamadığı, gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüyle 19.026,00 TL’nin 16.12.2003 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı M. E. vekiliyle davalı T. Ş. temyiz etmiştir.
1- ) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı M. E. vekiliyle davalı T. S.ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- ) Dava ve birleşen dava, davalı şirket müdürü M. E. tarafından muvazaalı olarak diğer davalı T. S.a satışı yapıldığı iddia edilen aracın tescil kaydının iptaliyle birleşen dava davacısı şirket adına tescili, olmadığı takdirde aracın kasko bedelinin davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, aracın noterdeki satış bedelinin tahsiline karar verilmiş ise de davacıların ilk talebi aracın şirket adına tesciline dair olup, mahkemece bu konuda herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 111. maddesi gereğince, terditli davada, davacı aynı davalıya karşı aralarında hukuki veya ekonomik bağlantı bulunan birden fazla talebini, aralarında aslilik veya ferilik ilişkisi kurarak aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Taleplerden biri asli talep olup, davacı öncelikle asıl talep hakkında karar verilmesini ister; yardımcı talebini ise, asıl talebin reddedilmesi ihtimali için yapar. Mahkeme de, davacının asıl talebinin esastan reddine karar vermedikçe, feri talebini inceleyemez ve karara bağlayamaz.
Bu durumda, davacıların gerek asıl, gerekse birleşen davayı terditli taleple açtıkları gözetilerek, ilk talepleri yönünden toplanan deliller değerlendirilerek, evvel emirde bu konuda bir karar verilmesi gerekirken, hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın doğrudan satış bedeline karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ :
Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı M. E. vekiliyle davalı T. S.ın diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı M. E. vekiliyle davalı T. Ş.’ın temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davalı M. E.le T. S.a iadesine, 21.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.