Boşanma sonucu “katkı payı” ve “katılma” alacaklarında zamanaşımı
Özet: Türk Borçlar Kanunu’nun 149/1. maddesine göre, zaman aşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Aynı kanunun 153/3.maddesine göre de, evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için zaman aşımı işlemeye başlamaz, başlamışsa da durur. Boşanma kararının kesinleştiği tarihte başlayan on yıllık zaman aşımı süresi, temyize konu davanın açıldığı tarih itibarıyla henüz dolmamıştır. Mahkemenin iddia ve savunma çerçevesinde toplanacak taraf delillerine göre uyuşmazlığın esası hakkında karar vermesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar vermesi usule aykırıdır ve bozulması gerekir.
T.C.
Yargıtay
8. Hukuk Dairesi
E: 2015/15009 K: 2017/3963 K.T.: 21.03.2017
Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı … vekili, evlilik birliği içinde edinilen eşyalar sebebiyle değerinin yarısı olan 5.630,00 TL alacağının davalıdan alınarak davalara verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, öncelikle davanın zamanaşımına uğradığını, eşyalarının kişisel malı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava edinilmiş mallara katılma rejimi gereği katılma alacağı olarak nitelendirilerek 1 yıllık zamanaşımının dolmuş olması sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline ve mahkemenin kabulüne göre dava, artık değere katılma alacağı istemine ilişkindir.
Somut olaya gelince; eşler, 10.08.2006 tarihinde evlenmiş, 11.02.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair hükmün, 07.01.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Kanun’un m. 10, TMK m. 202/1). Temyize konu dava 10.12.2012 tarihinde açılmıştır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda mal rejiminin tasfiyesi davaları için her hangi bir zamanaşımı düzenlemesi getirilmemiştir. Bu durumda, aynı kanunun 5. maddesi yollamasıyla 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanmalıdır. Zira, TBK’nın 646. maddesine göre, Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir. TBK’nın 146. maddesine göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Dairemiz uygulamalarında da, mal rejiminin tasfiyesi davalarında on yıllık genel zamanaşımı süresi kabul edilmektedir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (17.04.2013 tarih ve 2013/8-375 E. 2013/520 K. sayılı kararı) kabulü de bu yöndedir. Her ne kadar, Dairemiz önceki uygulamalarında edinilmiş mallara katılma rejiminin boşanmayla sona ermesi durumunda, TMK’nın 178. maddesindeki bir yıllık zamanaşımı süresini kabul etmişse de, Yargıtay HGK’nun yukarda açıklanan içtihadı doğrultusunda görüş değişikliğine gidilmiştir.
TBK’nın 149/1.maddesine göre, zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Aynı kanunun 153/3. maddesine göre de, evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı işlemeye başlamaz, başlamışsa da durur. Açıklanan yasal düzenlemeler karşısında; boşanma kararının kesinleştiği tarihte başlayan on yıllık zamanaşımı süresi, temyize konu davanın açıldığı tarih itibarıyla henüz dolmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş, iddia ve savunma çerçevesinde toplanacak taraf delillerine göre uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 Sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ve HUMK’un 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 21.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.