T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2016/23838
KARAR NO: 2017/14734
KARAR TARİHİ: 28.11.2017
EL YAZISI İLE ATILACAK İMZANIN ŞEKLİ, ADI VE SOY ADIN YAZILMASI İMZA YERİNE GEÇER Mİ.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlu tarafından, takip dayanağı bonolarda kefil sıfatıyla adının yazıldığı ancak imzasının bulunmadığını, aval vermenin şartının imza olduğu ve senetlerin kambiyo vasfının bulunmadığı iddiasıyla ödeme emrinin iptalini talep ettiği, mahkemece, şikayetçi borçlunun senette imzasının bulunmadığı, ismi yazılmak suretiyle borç altına giremeyeceği, takibe konu borçtan sorumlu olamayacağı gerekçesi ile davanın kabulüyle takibin iptaline karar verildiği görülmüştür.
6098 Sayılı TBK nun 15. maddesine göre, imzanın, borç altına giren kimsenin el yazısı olması gerekir. El yazısı ile atılacak imzanın şekli konusunda yasada hüküm bulunmamaktadır. Kişi, kendisine özgü belli karakterleri içeren sembolleri belirterek imza atabileceği gibi, ad ve soyadını bizzat el yazısı ile yazmak suretiyle de imza atabilir. Ancak bu durumda borçlu, ad ve soyadını yazarken imza atmayı amaç edinmelidir.
Somut olayda; takip dayanağı bonoların aval hanesinde el yazısı ile şikayetçi borçlunun adının yazılı olduğu ve şikayetçi adına ayrıca atılmış bir imzanın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece,şikayetçinin imzasını ad ve soyadı ile atıp atmadığı hususunun imzasının bulunabileceği resmi kuruluşlardan sorularak tespiti gerekir. Şayet şikayetçinin imzasını ad ve soy adını yazmak sureti ile attığı tespit edilirse senet altına yazılan “…” ibaresinin şikayetçi borçlunun eli ürünü olup olmadığının tespiti ile yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.