Örnek bir bilirkişi raporu ve bu rapora itiraz dileklesi!

Burada hiç yorum yapmadan bir bilirkişi raporunu aşağıya alacağız ve buna yapılan itirazı da altına alacağız. Bu rapor ve itirazdan sonra henüz duruşma yapılmamıştır. 

BİLİRKİŞİ RAPORU

1.) Giordano Bruno'ya ait  olan “Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince, diğerleri de yanlış gider.” cümlesinde olduğu gibi, bilirkişi incelemesi temelden hatalıdır, geçersizdir, kabul edilemez. "Bilirkişi Raporu", hem ürün nitelikleri, hem de yazılmış rakamların denetiminin imkansız olduğu,  rakamların gerçeği hiç yansıtmadığı,  "soyut", "ezbere", "ürünlere hiç uymayan" keyfi  rakamlar olması nedeniyle ve "bilirkişi"nin de uzmanlık alanı itibarı ile hukuka aykırı, somut duruma aykırı bir rapordur.

                2.) Önce bilirkişinin uzmanlık alanı ile ilgili kabul edilemez durumu irdeleyelim: Raporu düzenleyen şahsın uzmanlık alanı: "Trafik&Hasar Uzmanı" şeklindedir.

                Bir benzetme yapalım: akademik ünvanı profesör olan bir beyin cerrahı, "operatör" doktor'u ele alalım.  Başka bir operatör de misal olarak  loder "operatör"üdür (halk dilinde 'kepçe' diye adlandırılan iş makinesinin kullananıdır (şoförüdür)...

                Bir beyin ameliyatında loder operatörü (kepçe şoförü) bilirkişi olabilir mi? Bir "operatör doktor" beyin cerrahı, profesör doktorun ameliyatı konusunda, ya da uzmanlığı konusunda bir başkası iş makinası operatörü (şoförü) rapor düzenleyebilir mi?

                İşte bu görevi kabul eden "trafik hasar uzmanı"nın bu görevi kabul etmesi, tamemen keyfi ve dayanaksız rakamlar yazması  "hukuken" kabul görmeyi bırakalım,  bir de ilave ücret istemesi aklın pek alamayacağı, ortalama bir insanın kabul edemeyeceği bir durumdur.

                Bu durumda "trafik kazası"nda "güzellik uzmanı", "motor arızası"na da "ziraat mühendisi" veya "ekonomi profesörü" görev alabilir.

                3.) Bilirkişi, hâlihazırda icra ettiği mesleğin gereği olarak belirli bir alanda uzman olan kişidir. İşte yargılamada, söz konusu kişinin bu uzmanlığını mahkeme ve hâkim ile paylaşması beklenmektedir. Bilirkişiden beklenen yararın sağlanabilmesi bu yetkinliğe bağlıdır. Örneğin, bir makinenin teknik özelliklerine ilişkin gerçekleştirilecek bilirkişi incelemesi için bir mimarın görevlendirilmesi düşünülemez.

                Yukarıdaki itiraz temel itirazdır. Ama, daha önemlisi bilirkişinin sunduğu rapordur. Bilirkişi görüşü: eksiksiz, anlaşılır, nesnel olarak denetlenebilir ( ispatlanmış, kaynak gösterilmiş) ve inandırıcı olmalıdır. Soyut, dayanaksız ve ezbere olmamalıdır.

                4.) Bilirkişi kendisine ve hukuka saygıdan dolayı, uzmanı olmadığı, ya da da belgelerle, kanıtlarla ispatlamadığı, ispatlayamayacağı işi sadece "para" için almamalı, birde tek bir kanıtlayacak belge, fatura kaynak sunmadan, sadece fotoğraf çekerek rapor oluşturulmamalıdır. Bu şekilde bilirkişi raporu yazılmasını etik bulmadığımızı da belirtmek isteriz. Türkiye'de maalesef bilirkişilik müessesesinde büyük bir "erdem" yoksunluğu göze çarpmaktadır. Bilirkişi Raporu'na itiraz olunduğunda, raporu yazan "tükürdüğünü yalamamak" psikolojisi ile hareket etmekte, eksikliği gidermek yerine, taraf vekili gibi savunmaya geçmektedir. Doğru "Bilirkişi Raporu" ve "Erdemli olmak" itiraz üzerine mahkemeden yetki alıp, o ürünün faturasına ulaşmaktır. Kıymet takdiri yapıldığı tarihteki "fatura" fiyatlarını veya piyasa toptan fiyatlarını "bilirkişi raporu"na derc etmek doğru olandır.

                5.) Mallar haczedilirken, mağazada "her ürün için", "etiketin yarısı"na satış yapılacağı levhaları asılıdır. İcra memuru da tüm rakamları alarak ikiye bölmüştür.

                "Bilirkişi Raporu"nda ise durum geçiştirilmiş, sanki iki rakamın ortalamasına yakın bir değer ezbere yazılmıştır. "İdare-i maslahat" yapılmıştır ( "idare-i maslahat" bir işi, gerektiği gibi değil de günün şartlarına göre yapma, durumu idare etme).

                6.) İlk haciz sırasındaki ürünün borçlu tarafından alış fiyatlarının üzerinde rakam yazılmıştır. Ürünler icradan satılır iken, KDV ve diğer masraflar ile peşin ödeme yapılacağı, ancak ürün toptancıdan alınınca "9" aya taksit yapıldığı, orijinal ve açılmamış ürün olduğu dikkate alındığında, VAHİM OLAN "BİLİRKİŞİ RAPORUNUN DURUMU İDARE ETMESİ" DEĞİL, "ALICI ÇIKMAMASI"DIR. PEKİ BU DURUMA NEDEN OLANLAR YILLARCA SATILMAYACAK ÜRÜN KARŞISINDA DOĞACAK ZARARDAN SORUMLU OLACAKLAR MIDIR?

                Trafik Uzmanı işin bu boyutunu da bilmez. Yıllardır depoda demode olan, rutubetten etkilenen, piyasada devamı kalmayan ürünleri kim alacak, kim satacaktır. İdare-i maslahat hukuk değildir. 

                7.) Bilirkişi Raporu'nda ürünlerin alış faturası bulunsa  (bu ürünler '9' ay vadeli alınmasına rağmen), faturadaki alış rakamları veya ürün toptancısının "toptan satış" rakamı   (yüzden on beş civarında toptan alımda indirim yapılmaktadır) ve uyguladığı iskonto düşülerek yazılmış olsa idi, tek bir itirazımız yine olmazdı. Çünkü, o zaman bilirkişi bir uzmanlık sergilememiş olurdu, ama nesnel kıstas yeterli olurdu. Alış faturalatı maliyeden temin edilip, rakamlar yazılsa bu da yeterdi. Yoksa, trafik uzmanının uzmanlık alanı,"züccaciye, tepsi, bardak veya porselen," değildir. Belirttiğimiz gibi, hiç bir uzmanlığı olmayan orta okul mezunu bir kişi borçlunun ürünleri alış faturalarını listeleyip koymuş olsa buna bir itirazımız olmazdı, olamazdı. Çünkü, en azından denetlenebilir olurdu. Kaynak ve dayanağı olurdu. Yoksa ürün resmi çekip, iki rakamın ortalaması rakam yazmanın maliyeti o kadar büyüktür ki, yeniden ihale yapılacaktır. Kimse ihaleye girmeyecektir. Mallar çürümeye terk edilecek, yedi emin ücreti artacak, alacaklı alacağına kavuşamayacaktır. Alacaklı taraf aldığı fiyatın yüzde on eksiğine şu an malları vermeye hazırdır. Bunu kim taahhüt eder ise alacaklıya mal oluş fiyatının derhal yüzde on eksiği ile devredebilir. Buna borçlu da, bilirkişi de, icra memuru da, tüm Türkiye'deki tüccarlar da dahildir.

                8.) Borçlunun borçlu olduğu diğer bir dosya da …... İcra Müdürlüğünün  2019/….. Esas Sayılı dosyadır. Bu dosyada ürün fiyatları yüksek yazıldığı için "4" kez yapılan ihaleye kimse katılmamıştır. Yüksek fiyata ürün alınır mı?

                Bu bakımdan bir "loder operatör"ü (iş makinası şoförü), bir operatör doktor (beyin profesörü) görevine talip olmamalıdır. Her ikisinde de "operatör" kelimesi ünvan olarak vardır, ancak görev alanları çok farklıdır. "bilirkişi" sıfatı da öyledir. Bu sıfat var diye bir ziraat mühendisi, nükleer santral konusundaki görevi kabul etmemelidir.

                9.) Bilirkişi raporu keyfi, ezbere, dayanaksız olmamalıdır.

                Özellikle olayımızda haciz tarihinden önceki tarihli iskontolu liste fiyatları, borçlunun maliyeden edinilen BA, BS dökümanları, alış faturaları incelenmeli, gerekirse alanında uzman bir bilirkişiye yetki verilmelidir. Uzman dahi olmasa fatura ve iskontolu toptan fiyatın esas alınmasına 9 ay vadeli fiyat olmuş olsa maaddi hata bulunmadığında da itiraz olunmayacağını belirtmek istiyoruz.

                10.) Bilirkişi raporunda rakamların hangi tarihi ihtiva ettiği yazılmamıştır. Güncel fiyat ise, bunun ilk haciz tarihine uyarlanması gerekirdi. Ki, bilirkişinin uzmanlık alanı olmadığı için mutlak surette borçlunun haciz tarihinden önceki faturaları ve o tarihteki toptancı fiyatlarını temin ederek iskonto uygulaması gerekirdi. Bu belgeleri bilirkişi dosyaya koymalı idi. Resim çekmek bir bakıma "iş yapıyor" görüntüsüdür. İş yapmak değildir. İş yapmak, hacizden önceki fatura resmi koymaktır. İş yapmak, hacizden önce toptancı fiyatları koymak ve iskonto uygulamaktır. İş yapmak, borçlunun BA VE BS formlarını koymaktır. Bunlara ulaşamıyor ise bilirkişiden bunların istenmesi için ilgili kurumlara yazı yazılmasını istemektir. Sözde orta yol aramak, rakamları kısmen artırıp yazmak, idare-i maslahat yapmak değildir.  Bunun dışında uzman olmayan kişinin yorumuna itibar edilmez.

                11.) Alacaklı davacının tek bir arzusu vardır. O da alacağına kavuşmaktır. Alacaklının başkaca düşüncesi yoktur. Borçlu ise son derece kötü niyetlidir.

                Borçlu hakkında ilk defa ihtiyati haciz alınmadan önce görüşülmüştür. Borçlu derhal ödeme yapacağını söylediği için "ihtiyati haciz kararı" alınmamıştır.

                12.) Borçlu sözünde durmayınca "ihtiyati haciz kararı" alınmış. İhtiyati haciz uygulanmadan borçlunun işyerine gidilerek görüşülmüş, borçlu bu kez alacaklı ve vekiline "hafta başında ödeme yapacağım" demiştir. Yine iyi niyetli olarak geri dönülmüş, borçlu yine ödeme yapmamıştır. Defalarca doğruyu söylemeyen borçlu şirket sahibinin davranışları üzerine ihtiyati haciz kararının tatbikine geçilmiş ve borçlunun işyerine gelinmiştir. Bu kez borçlu şirketin yetkilisi borcun çok küçük para olduğunu iki taksitte ödemek istediğini, sahibi bulunduğu şirkette kefil olmak istediğini, ayrıca borca karşı taahhütte bulunacağını da ifade etmiştir. Yine bu borçlunun bu teklifi de kabul edilmiş, şirket sahibi ve yetkilisi Gürol Kalaycı icra kefili olmuş ve taahhütte de bulunmuştur.

                İyi niyetli olarak taahhüt günü beklenilmiş, bu kerre de yine borçlunun sözünde durmadığı, ahde vefa göstermediği ortaya çıkmış, borçlu kefili borçlu şirketin sahibi Gürol Kalaycı taahhüdü ihlal etmiştir. Bu sırada araçlarına vs. çok sayıda hacizler gelmiştir.

                 13.) Sadece ……İcra Müdürlüğünün  2019/….Esas Sayılı takibi değil, aynı zamanda  …..İcra Müdürlüğünün  2019/….. Esas Sayılı takibine de benzer taahhüdü veren şirket yetkilisi Gürol Kalaycı o dosyaya da borcunu ödememiştir. Her iki dosya sebebiyle hakkında Bursa İcra Ceza Mahkemelerinde davalar açılmıştır.  Borçlu şirket yetkilisi ……..hakkında ….. İcra Ceza Mahkemelerinde karşılıksız çek suçundan dolayı da ceza davaları açılmıştır.  Borçlu şirket sahibi "taahhüdü ihlal"den ceza almış ve kesinleşmiştir. Yine aynı borçlu "karşılıksız çek" suçundan da ceza almıştır. Diğer ceza davaları derdesttir.

                14.) Borçlunun her tarafından kötü niyet akmaktadır. Borçlu işi uzatmaya, alacaklıyı zarara uğratmaya çalışmaktadır. Borçlu şirket sahibinin şu an aktif "Mernis" adresi dahi yoktur.

                15.) Rakamlar gerçeği yansıtmalıdır. İhale açık artımayla yapılacaktır. Yüksek rakam olunca kimse ihaleye katılmaz. İhalede gerçek fiyat ortaya çıkacaktır. Bu durumda alacak karşılandığında da fazla ürün satılmayacak, ya da yüksek fiyata satıldığında artan para borçluya ödenecektir. Borçlunun hesabı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Borçlu fevkalade kötü niyetliler. Bu gibi borçlular bir çok kuruluşu iflasa sürüklemektedirler. Borçlu ……. İcra Müdürlüğü haczinde müşteri karşıladığı kullanılmış ürünü bile İcra Memurunu baskı altına alarak haciz listesine yazdırmıştır. Bursa 12. İcra Müdürlüğü yetkilisi ise kendi inisiyatifi ile rakam belirlemiştir. ……. İcranın ihalesi dört kez yapılmış bir kişi katılmamıştır. Yüksek fiyata katılan olmaz.

                16.) Borçlu kamu düzenini işlevsiz hale getirmek, baskıyla, zorla, ya da her türlü hukuk dışı yolu deneyerek alacağı sonuçsuz bırakmak gayretindedir. Bankalar ve gayrimenkul ve araç hacizlerinden de söz edilmektedir. Hepsinde çok sayıda haciz vardır ve haciz yağmaktadır. Alacaklıya bir şey isabet edecek durumda değildir.

                17.) Haczedilen (muhafaza altına alınan) ve açık artırma sureti ile ihaleye çıkartılan, menkul eşyanın (itiraz olunan kıymet takdirindeki değerine) yüzde elli teklif dahi veren olmamıştır. Bilirkişi raporundaki rakamlar ise teklif dahi verilmeyen rakamların yaklaşık yüzde üç yüz fazlasıdır.  Mahcuzlar modeli düşmüş, belki de rutubet veya beklemekten arızalanmış ve yatık mal olmuşta olabilirler. Borçlunun amacı sadece sistemi tıkamaktır ve başarılı da olmuştur.

                Mahcuzlara alacaklı dışında muhammen bedelin yüzde otuzuna dahi teklif veren çıkmaz.

                Alacaklının teklif verme nedeni ise; aylarca, senelerce beklemektense kısmen zarar dahi olsamalların alınması ve kalan kısım yönünden de hacze devam edilebilme nedenidir.

                Zaten alacaklı da sadece internet üzerinden teklif vermiştir. Asgari teklifi vermiştir. Bir kuruş dahi fazla fiyat veren %50 (masraflar)artı bir kuruş veren talipli çıkmamıştır.

                Ne internet ortamında ne de, fiziki olarak yapılan açık artırmada teklif veren olmamıştır.

                  18.) BİLİRKİŞİ RAPORUNA HASSATEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ İÇİNDE YAŞAYAN 83. MİLYON İNSANDAN TEK BİR KİŞİNİN (ALACAKLI DIŞINDA) İHALEYE TEKLİF VERMEDİĞİ HUSUSUNUN DERC EDİLMESİNİTALEP EDİYORUZ.

                Yine bu malların yüzde ellisinin bedelinin bloke edilmesi halinde tarafımız da kesinlikle malları iade edeceğimizi taahhüt ediyoruz. Bu beyan da bu meyanda kesin delildir.

                19.) SATIŞA ÇIKARILAN MENKULLERİN,SATIŞA ÇIKARILDIĞININ VE SADECE ALACAKLININ ZORUNLU OLARAK (İNTERNET ÜZERİNDEN) YÜZDE ELLİ TEKLİF VERDİĞİ, İHALEYE"MENKUL EŞYANIN KIYMETİNİN HALİHAZIRDA YÜKSEK OLMASINDAN DOLAYI,SATIŞA ÇIKAN EŞYALAR İÇİN DEĞERİNİN YARISINA DAHİ TEKLİF VERİLMEDİĞİ HUSUSUNUN DA DİKKATE ALINMASI VE MALLARDAKİ DEĞER KAYBI, ESKİME, MODASININ GEÇMESİ GİBİ UNSURLARIN DİKKATE ALINMASI İLE DEĞERİNİN EN AZ YÜZDE ELLİ FAZLA OLDUĞUNUN TESPİTİ GEREKTİĞİNİN DİKKATE ALINMASINI DİLİYORUZ.

                ŞİMDİ İSE TEKLİF VERİLMEYEN RAKAMIN YAKLAŞIK YÜZDE ÜÇ YÜZ FAZLASI EZBERE VE KEYFİ OLARAK YAZILMIŞTIR.

                20.) Alacaklı şirketin tek amacı, alacağına kavuşmaktır. Malları alan alacaklı, para ödendiği takdirde, ihaleden vazgeçmeye hazırdır. Bırakınız kıymet takdirinin yüzde ellisini, yüzde kırkına dahi adı geçen ürünleri alacaklı almaz. Yıllar boyu satılamayacağı için alacaklı şirket zorunlu olarak yüzde elli teklif vermiştir.

                ŞUNU DA İFADE EDELİM. MALLARI İNTERNETTEKİ TEKLİF İLE DEĞERİNİN YÜZDE ELLİSİNE ALAN ALACAKLI, ALDIĞI MALLARI MALİYETİNİN YÜZDE ON EKSİĞİ İLE DE BORÇLUYA VEYA BAŞKASINA DERHAL VERMEYE HAZIRDIR...YANİ ALACAKLI MUHAMMEN BEDELİNİN YÜZDE KIRKINA ALDIĞI MALLARI VERMEYE HAZIRDIR.

                İHALE BİTTİĞİ HALDE, KÖTÜ NİYETLİ BORÇLUNUN SAYISIZ İTİRAZ VE DAVA AÇMASI YEDİ EMİN ÜCRETLERİNİ ARTIRMAKTA, MALLARIN DA DEĞERİNİ SIFIRLAMAKTADIR.

                NEYSE Kİ, ŞİRKET YETKİLİSİ HAKKINDA, TAAHHÜDÜ İHLALDEN CEZA VERİLMİŞ, CEZADA KESİNLEŞMİŞTİR. TEMMUZ AYINDA DA CEZA KARARI İNFAZA VERİLMİŞTİR.

                YİNE SANIK HAKKINDA   06/10/2020 TARİHİNDE, ……. İCRA CEZA MAHKEMESİ TARAFINDAN "KARŞILIKSIZ ÇEK"TEN DOLAYI DA CEZA VERİLMİŞTİR.

                21.) Borçlu şirketin vekili ve elemanlarının satış mahalline geldiği öğrenilmiş, başkaca üçüncü şahıs getirdikleri halde ihaleye girerek artırmamışlar ve almamışlardır.

                Tekrar ediyoruz. Bu cümle bir taahhüttür. Borçlu davacı, dosya borcunu kapattığında, ihalenin feshini kabul edeceğimizi ve ürünlerin tümünün de borçluya verilmesini kabul ettiğimizi taahhüt ediyoruz. Söz veriyoruz, kabul ediyoruz.

                Bu nedenle sayın bilirkişi somut durumu değerlendirmeli "hayatın olağan akışı"na, "eşyanın tabiatına uygun olarak", teklif dahi verilmeyen ürünler için yüzde elliden fazla değeri olmadığını "akıllı ve ortalama bir insan davranışı olarak" belirlemelidir. EN ÖNEMLİSİ BİLİRKİŞİ MALLARIN ALIŞ FATURALARINI İNCELEMEK ZORUNDADIR.

                22.) ŞU HUSUSU HASSATEN İFADE EDELİM Kİ, "RAKAM BİR KURUŞ ARTSA, ALACAKLI DA KESİNLİKLE İHALEYE TEKLİF VERMEYECEKTİR.." YANİ RAKAM BELİRLEMEDE ÖYLE HASSAS OLUNMALIDIR Kİ, BİR RAKAM BELİRLENİRSE, BU BİR RAKAM HERHANGİ BİR ŞEKİLDE BELİRLENİYOR İSE, RAKAM BELİRLEYEN MUTLAKA BU RAKAMIN YÜZDE ELLİSİNE ALMAYI TAAHHÜT ETMELİDİR. YOKSA HERKES ZARAR GÖRECEKTİR. YEDİ EMİN ÜCRETİ ARTACAK, MALLAR DAHA DA ESKİYECEKTİR. ZATEN YUKARIDA TAAHÜTÜMÜZ ŞU AN KİM İSTERSE TARAFIMIZ BIRAKINIZ YÜZDE ELLİYİ, YÜZDE KIRKA BİLE (, YANİ MALLARI ALDIKTAN SONRA DA YÜZDE ON ZARARLA) VERMEYE DE HAZIRIZ.

                23.) Eğer kıymetli ise zaten rekabet eden alıcılar fiyatı yükseltebilirler. Ancak, HİÇ KİMSENİN MEVCUT RAKAMLARIN YÜZDE ELLİSİNİN ÜZERİNDE TEKLİF VERMEDİĞİ, İHALEYE KATILIM OLMADIĞI TESPİT OLUNMALIDIR. AKSİ DURUM, "DÜRÜSTLÜK" KURALINA AYKIRILIK TEŞKİL EDECEKTİR. Bir malın yüzde ellisi piyasada kabul görmüyor ise bunun üzerinde rakam düşünmek kuşku doğurabilecektir.

                24.)  Borçlunun hesabı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Borçlu fevkalade kötü niyetliler. Bu gibi borçlular bir çok kuruluşu iflasa sürüklemektedirler. Borçlu Bursa 14. İcra Müdürlüğü haczinde müşteri karşıladığı kullanılmış ürünü bile İcra Memurunu baskı altına alarak haciz listesine yazdırmıştır. Bursa 12. İcra Müdürlüğü yetkilisi ise kendi inisiyatifi ile rakam belirlemiştir.

                25.) ŞU ANA KADAR DA BORÇLU BORCUNU ÖDEMEMİŞ, İCRA DAİRELERİNİN İŞLEMLERİNİ ADETA TIKAMIŞTIR. BUGÜN HALEN BORÇ ÖDENMEMİŞTİR.

                Borçlu şirket ve yetkilisi her türlü manipülasyon ve kafa karışıklığı yaratmak, gerçekleri saptırmak amacındadır ve hayatı sadece buna odaklanmıştır. Borçlu ticari hayatı felç ederek insanları ve ticari kuruluşları iflasa sürükleyen bir kişidir.

                BU İFLASLAR SONUNDA ALACAKLININ ÇOCUKLARININ AÇ KALMASI, SAĞLIK İMKANINDAN MAHRUM KALMASI, TEDAVİ OLAMAMASI, HASTA OLMASI, FELÇ OLMASI, İNSANLARIN ÖLMESİ, İNTİHAR ETMESİ BORÇLU İÇİN HİÇ ÖNEMLİ DEĞİLDİR.

                26.) Borçlu, DÜNYADAKİ BÜYÜK HOLDİNG SAHİPLERİNİN VE DEVLET BAŞKANLARININ DAHİ SAHİP OLMADIĞI SARAY YAVRUSU OFİSİNDE Yüz ve iris tanıma yöntemiyle ofislere temassız giriş-çıkış imkânı sağlayan, mekandaki insan yoğunluğunu gözetim altında tutan sistemler ve olağanüstü değerdeki eşyalarla dolu ofisinde zarar verdiği, borcunu ödemediği şahısları hiç düşünmemektedir.

                Bu saray yavrusu ofis,şikayete konu borcun neredeyse yüz katı değerdedir. Ama, borcu ödememe psikolojisini kesinlikle anlamakta güçlük çekiyoruz.

                27.) Bu nedenle, borçlu şirket toplum için olağanüstü zararlı bir yapıdır. Sözünde durmayan, borçlarını ödemediği halde, lüks ve şatafatlı bir hayat süren ve borcunu ödememekle adeta, "teşbihte hata yoktur" cümlesine göre, yoksul bir kişinin yemek yerken, "önündeki ekmeği, haksız bir şekilde" alan konumundadır. Borçlu şirket sahibi, diğer şirketlerden aldığı malların bedelini ödemeyen, hakkında onlarca hukuk ve ceza davası olan ve "haksız kazanç" ile insanları batırır ve yok ederken, aç bırakırken kendisi konforlu ve lüks yaşamını sürdüren biridir.

                Borçlu şirketin beyanları, hep kandırma, manipülasyon ve hile amaçlıdır.

                28.) Borçlu,alacaklıya olan borcu ödenmeyince, alacaklı, bankalara karşı zora düşmüştür.Borçlu şirket yetkilisi, sahibi olduğu şirketler için hacze gelinmemesini istemiş, taahhüt vermek istemiş, böylece zaman kazanmış, taahhütte bulunmuş, taahhüdü de ihlal etmiştir. Borçlu şirket sahibininofisine göz taraması ile girilmekte, ofisi bir çok devlet başkanının ofisinden daha görkemli iken, bir çok firmayı iflasa sürüklemekte, insanları aç, yoksul bırakmaktan ise vicdan azabı duymamaktadır.

                29.)  Sonuç olarak; menkul eşya satışa çıkmış, menkul eşyanın yüzde ellisine dahi Türkiye Cumhuriyeti Devletinde tek kişi (alacaklı dışında)teklif vermemiştir. Alacaklı bizzat ihaleye katılmamış, internetten kısmen alacağına kavuşmak için teklif vermiştir. Ki, alacaklı davalı "satış düşmesin", "yedi emin ücreti artmasın", "mallar daha fazla çürüyüp eskimesin" ve kalan alacağıma da kavuşabilmek için bu mallar satılmalı" diye düşünmüştür. Mallar ihaleye çıkmış, mevcut kıymet takdirinin yarısına kimse almamıştır. Borçlu davacı dahi "tüm işleri hukuk dışı olmasına karşılık, mallar için bir kuruş fazla verdirerek, kendi adamlarına dahi malları aldırmamıştır." Çünkü yüzde ellisinden daha ucuza toptan ve vadeli almıştır, alabilmektedir.Borçlu davacının amacı süreci uzatmak ve kalan borç için işlem yapmayı ertelemek, engellemektir.Yukarıda da belirttiğimiz üzere, konu hakkında, Tekrar ifade ediyoruz: "Sayın Mahkeme arzu ederse, İcra Müdürlüğünden de konuya ilişkin açıklama ve rapor göndermesini isteyebilir". Açıklanan nedenler ile davanın reddini ve özellikle bir malın fiyatının piyasada belirlendiği ve menkul eşyanın belirlenen fiyatının yüzde ellisine dahi teklif verilmediği nazari dikkate alınarak, "hayatın olağan akışına" ve "ortalama bir insan davranışına uygun" rakam belirlenmesini ve rakamların da bu doğrultuda "önceki rakamların" yüzde ellisi veya altında olmak ve en önemlisi nesnel olması, faturaların resminin sunulması gerektiğini de belirtiyoru.

                30.) Bilirkişi raporuna itiraz ediyoruz. Vergi Dairelerinden  ve davacıdan (muhtıra çıkartılarak)  ürünlerin alış faturaları da getirtilerek, ürünleri ihtiva eden BA ve BS getirtilerek  yeniden rapor alınmalıdır.

Saygılarımızla,  .......

                               Davacı (Alacaklı) Vekili ……