NE PAHASINA OLURSA OLSUN BOŞANACAĞIM.
Babasını da tanıyordum. Bana gelerek eşinden boşanacağını da söyleyince inanamadım. Hatta önceden de hatırladığım kadarıyla bir veya iki kez böyle bir teşebbüsü olmuş, avukatlara ücretler de ödediğini iletmişti.
Ne pahasına olursa olsun boşanacağım, diyordu…
Maddi ve manevi ne bahasına olursa olsun boşanacağım cümlesini tekrarlıyordu. Değerlendirdiğimde ciddi anlamda boşanma nedeni göremiyordum. Ailelerin dış tesirleri olduğunu hissettim. Kendisine şunu söyledim: “ İnsanlar değişebilen varlıklardır, insanlar değişirler, eşin de değişebilir, istersen tekrar düşün!” Şiddetle reddetti. Boşanma için bir nedeni ise şuydu “eşi uzun kulak” şeklinde hitapta bulunmuştu. Ama kanaatime göre ailelerin karışmasıydı gizli neden…
Mecburen ve isteksizce dava açıldı, ama olabildiğince yavaştan alınıyordu. Bir gün kendisi ile otururken, zil çaldı ve misafirler geldi. Bir kadın, ki ilk kez görüyordum, yanında da dört – beş yaşlarında bir kız çocuğu vardı. Gelenler odadan içeri adım atar atmaz, O, yıldırım hızıyla ofisten neredeyse kaçtı. Küçük kız ağlamaya başladı, dayanılacak durum değildi. Eşi ve kızı gelmişti. O ise bunun üzerine odayı terk etmişti. Tam bu sırada ben, bu işten nasıl sıyrılırım düşüncesine iyice kapılmıştım. Kızını ve eşini sakinleştirerek farklı zamanda konuşma önerdim, en iyisinin olmasını temenni ettiğimi ve bulabileceğimizi de ilettim. Sonradan görüşmem oldu.
Henüz kişilerin ekonomik ve sosyal durumları araştırılıyordu. O tekrar geldi “abi, hani sen demiştin ya” dedi. Evet, dedim. Devam etti “insanlar değişebilir demiştin, büyükler de araya girdi, eşim ve biz tekrar beraber olmaya karar verdik”. Bu konu için ilk geldiğindeki tavır ile son tavrı arasındaki farkı görmeyenler gerçekten anlayamaz. Bu sonuca belki de en çok ben sevindim. Bu da istediğim gibi bitmişti…