KAÇAK İSTASYONA, KAÇAK YOL
Büyükşehir’in en önemli iki bulvarından birisi üzerinde bulvara cepheli küçük bir arsası vardı. Bulvara cepheli bölgede küçük bir bölüm imarsız olarak kalmıştı. Ancak, küçük bir şerit halindeki imarsız bölge dışında çevre imarlı olduğu gibi neredeyse yapılaşma tamamlanmış, boş arsa bile yoktu.
Bir nedenle buraların da planlarının yapımı beklenilmekte, üçüncü kişilerin ranta ortak olmak düşünceleri plan yapımını geciktirmekteydi. Hal böyleyken rutin işleri nedeniyle bulvardan geçmekte iken, Büyükşehir Belediyesi’nin Fen İşleri Dairesi’ne ait çok sayıda aracının çalışma yaptığını, kendi arsası üzerinde çalıştığını görür. Bir anlam veremez ise de bilahare arsası üzerine yol açılmış ve süratle de asfalt kaplama tamamlanmış olduğu görülür.
Durum anlaşılmıştır. Hemen arsasının yanındaki yeni yapılmış otogaz istasyonuna kendi arsasından yol açılmış ve asfalt kaplama da yapılmıştır. Otogaz istasyonunun üzerine yapıldığı arsa da imarsızdır, arsanın hemen altında, otogaz istasyonuna bitişik, insanların yaşadığı gecekondular da vardır. Yani tam bitişiğinde insanların yaşadığı, imarsız bir yere nasıl izin verilebilir diye düşünür, savaş halinde bile buna izin verilmesinin mümkün olamayacağını düşünür ve hatta açıkça bilmektedir de...Hukukçu olarak, belediyeye karşı el atmanın önlenmesi, müdahalenin kaldırılması için dava açar. Büyükşehir Belediyesi ise yazı yazar, bu yolu kendilerinin açmadığını, kendilerinin asfalt kaplama yapmadıklarını ifade eder. Aklın almayacağı bir cevaptır bu. Uzaylılar yaptılar cümlesinden farkı yoktur. Daha vahimdir.
Vahamet açısından birinci derecede önemli olan bir Büyükşehir Belediyesi’nin bunu nasıl yapabildiğidir, çünkü bir asfalt kaplama; idariş kararlarıi izinleri, proğramları olan işlemlerdendir, öyle olmak durumundadır. Bu kadar kayıt dışı bir şey nasıl olur diye düşünür. Normal bir demokratik hukuk devletinde iktidarı bile düşürecek düzeyde olaylar cereyan etmektedir. Birincisi Büyükşehir Belediyesi gerçeğe aykırı bir yazı yazmaktadır. Bu sadece gerçeğe aykırı bir yazı olarak tanımlanacak bir durum değildir. Burada Büyükşehir Belediyesi’nin eylemlerinin, beyanlarının, icraatlarının bu tarz olduğu, yani ifadelerinin gerçek olmadığı durumu ortaya çıkmaktadır. Böylece kamu düzenine ve devlete de güven azalmış olmaktadır. Bu çok vahim bir durumdur. İkinci durum, bu hukuka aykırı eylem ve işlem nedeniyle Büyükşehir Belediyesi’nde hiçbir işlem yapılmamakta ve hukuka aykırı eylem ve işlemin belediye tarafından kabullenildiği ve gerçek dışı beyanla da bu işten sıyrılabildiği ortaya çıkmaktadır. Ki, burada da hukuki güvenliğinin olmadığı bilincine varılmaktadır. Üçüncü durum ise, devletin önemli birimlerine de konu iletildiği halde bir işlemin yapılamamış olmasıdır ki, devlete güveni bu boyut daha da derinleştirmektedir.
Olay üzücüdür. Bir kişinin mağdur olması veya zarar görmesinden çok hukuki güvenliğin olmadığı inancı, idarelerin keyfilikte sınır tanımaması ve buna engel olunamaması, yargının da konuyu bildiğini hissettirmesine karşılık gerekli tavrı sergileyememesi adalete ve hukuka güvenin azalması şeklinde kanaat tezahürü fevkalade üzüntü vericidir (örneğin asfaltın labaratuvarda analizinin yaptırılmaması, ki, yaptırılsa ne çıkar da ayrıca denebilir, çünkü, labaratuvarın belediye tarafından kapatılmaması için objektif rapor düzenleyebilmesi de bu durumlar muvacehesinde tartışmalı izlenimini de bırakabilmektedir).
İşin ceza boyutu ise evlere şenlikti. O yazı da haftaya…