BORÇLUNUN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERDEKİ DOĞMAMIŞ HAK VE ALACAKLARININ HACZİ
Borçlunun üçüncü kişilerde bulunan hak ve alacağının haczi için haczin kesinleşmiş olması, ya da ihtiyati haciz kararı bulunması gerekir.
İ.İ.K.’nun 42. Maddesi “Bir paranın ödenmesine veya bir teminatın verilmesine dair olan cebri icralar takip talebiyle başlar ve haciz yoliyle veya rehnin paraya çevrilmesi yahut iflas suretiyle cereyan eder.” Şeklindedir.
Konumuz dar olarak borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi için olduğunda, menkul teslimi, çocuk teslimi, çocukla şahsi münasebet tesisine dair ilamların icrası,bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair ilamların icrası,gemiler ve bunlarla ilgili ayni hakların icrası, irtifak haklarına mütedair ilamların icrası, tahliye vb kararların icrası üzerinde durulmayacaktır.
İlamlı ya da ilamsız kesinleşmiş bir alacak mevcut ise yazımızın konusu olan süreç başlayacaktır. Elbette öncelikle borçlunun menkul ve gayrimenkul eşyası ile araçları vb. varlığı haczedilir. Ancak, alacaklının bir sıra ile haciz yapması gerekli değildir. En kısa yoldan, en ekonomik bir şekilde alacaklının alacağına kavuşması esastır. Alacaklı istediği yolu tercih edebilir. Tek sınır borca yeter mal haczidir. Taşkın haciz uygun değildir.
Borçlunun üçüncü kişi nezdindeki alacakları taşınır niteliğinde olduğundan, takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı, İİK.nun 78. ve müteakip maddeleri gereğince üçüncü kişiye yazılacak bir HACİZ yazısı ile HACİZ konulmasını isteyebileceği gibi, üçüncü kişiye İİK.nun 89. maddesine göre HACİZ ihbarı gönderilmek suretiyle de haczini talep edebilir.
Borçlunun İ.İ.K. 78. Maddesine göre alacak kesinleştikten sonra haciz işlemi başlar. İİK 78. Maddenin 1. Fıkrası “Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı refolunduktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı haciz konmasını isteyebilir.” Şeklindedir.
Yine üçüncü kişilerdeki haczi düzenleyen mevzuat hükmü İ.İ.K.’nun 88. Ve İ.İ.K.’89. Maddesidir.
İ.İ.K.89. Maddesi ise haciz ihbarnamesini düzenlemektedir. Maddenin 1. Fıkrası “Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki menkul bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle menkul malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi). Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
Bu mevzuat hükümleri ve doktrin ile Yargıtay Uygulamaları çerçevesinde konu değerlendirildiğinde; Yargıtay’ın görüşü ve uygulamaların net ve belirgin olduğu husus haciz ihbarnamesi konusudur. Bu durumda borçlunun hak ve alacaklarının bulunduğu üçüncü kişiye gönderilen haciz ihbarnamesi uyarınca, ihbarnameyi alan üçüncü şahıs artık borcunu borçluya değil de icra dairesine ödeyecektir. Ancak, ihbarnamenin alındığı tarihte borçlunun üçüncü şahısta bir mevcudu bulunmuyor ise, üçüncü şahsın bir sorumluluğu bulunmayacaktır.
Bu hususta Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2013/30570 E. , 2013/39931 K. Sayılı kararında “…BORÇLUNUN üçüncü kişilerdeki alacağı, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 106/2. maddesi gereğince menkul (taşınır) hükmündedir. Dolayısıyla, bu alacakların haczi de menkul haczi gibi gerçekleştirilir(İİK. m.88). İİK’nun 88.maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi, 3.kişiye haciz yazısı gönderilmesi, 3.kişideki alacağın borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiridir. BORÇLUNUN 3.kişide alacağı varsa, bu alacak haczedilmiş sayılır. Haciz yazısını tebliğ alan 3.kişi, artık borçluya ödeme yapamaz. Sadece icra dairesine ödemede bulunabilir…” şeklinde karar vermiştir.
İİK 78. Maddesi ile İİK 98.Maddesi arasında elbette farklar vardır. İİK 98. Madde uyarınca haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyen üçüncü şahıs yönünden borç kabullenilmiş (borç üçüncü şahıs zimmetinde) sayılmakta ve borcu üçüncü şahıs ödeme yükümlülüğü altına girmektedir.
İİK 78. Madde de ise böyle bir durum yoktur. Borçlu cevap vermese bile üçüncü şahıs borç yükümlülüğü altına girmez. SADECE HACİZ KOYUP PARA GELİRSE İCRA DAİRESİNE GÖNDERME SORUMLULUĞU VARDIR. HİÇ PARA GELMEZ İSE ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN BİR SORUMLULUĞU OLMAZ (İİK 89’DA İSE İTİRAZ EDİLMEZ İSE BORÇ ÜÇÜNCÜ ŞAHIS ZİMMETİNDE SAYILMAKTADIR). Ancak haciz konulan müstakbel alacak ortaya çıktığında bu haciz konulmuş paranın gönderilmesi mecburidir. Haciz konulan bir paranın gönderilmemesi diye bir durum yoktur.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2012/22428 E. , 2012/40354 K. Sayılı kararlarında;
“…..İİK’nun 89.maddesi gereğince üçüncü şahsa, borçlunun, nezdinde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarının haczi şeklinde HACİZ ihbarnamesi çıkarılması halinde, üçüncü şahsın sorumluluğu, HACİZ müzekkeresinin kendisine ulaştığı tarihteki mevcut (fiili) durumla sınırlıdır. Rutin ödemeler (kira alacakları vs.) dışında ileride doğacak, doğması muhtemel bir hakkın bu aşamada üçüncü şahıslarca net olarak bilinmesi mümkün olmadığından, HACİZ ihbarnamesi muhtemel alacaklar açısından sonuç doğurmaz.
Borçlunun, üçüncü kişi nezdinde ileride doğması muhtemel alacaklarının haczi ancak İİK.nun 78. maddesi kapsamında gönderilecek HACİZ yazısı ile mümkündür.
Somut olayda, borçlunun çalıştığı kuruma İİK.nun 78. maddesi uyarınca gönderilen HACİZ yazısı ile, iş akdinin feshi ve emeklilik halinde borçluya ödenecek kıdem ve ihbar tazminatları ile izin alacaklarının, iş kanunu ve diğer kanunlardan doğan ve doğacak alacaklarının tamamı üzerine HACİZ konulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda borçlunun müstakbel (beklenen) alacaklarına HACİZ konulması yönündeki işlem yerindedir…” denilerek konu son derece netleştirilmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi – 2014/27878E – 2015/2790K Sayılı kararlarında da:
“…İİK.nun 78. ve müteakip maddeleri gereğince üçüncü kişiye yazılacak bir HACİZ yazısı ile HACİZ konulmasını isteyebileceği gibi, üçüncü kişiye İİK.nun 89. maddesine göre HACİZ ihbarı gönderilmek suretiyle de haczini talep edebilir.
Her iki hal İİK’nun farklı maddelerinde düzenlenmiş olup, sebep ve sonuçları değişiklik arz eder. İİK.nun 78. maddesi gereği 3. kişiye doğrudan doğruya HACİZMÜZEKKERESİ gönderilmek suretiyle, borçluya ait hak ve alacaklar üzerine HACİZ konulması halinde, 3. kişi tarafından yapılması gereken borçluya ait hak ve alacak var ise HACİZ gereği işlem yapmak yok ise haczedilecek mal ve hak bulunmadığını icra dairesine bildirmektir. İİK. nun 89. maddesinden farklı olarak 3. kişinin doğrudan doğruya İİK. nun 78. maddesine göre istenen HACİZ nedeniyle anılan işlemlerin dışında herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, HACİZ yazısına cevap vermemesi halinde 3.kişi nezdinde kesinleşen HACİZ konusu bir alacak yoktur…” ibareleri yer almıştır.
İİK.78 Madde uyarınca üçüncü kişi nezdinde konulan haciz sonrasında, borçlunun bir hak ve alacağı doğmadığında üçüncü şahsın cevap verip vermemesine, itiraz edip etmemesine bakılmaksızın üçüncü şahıs nezdinde bir sorumluluk doğmaz. İİK 89. Maddesinde ise, üçüncü şahıs itirazlarını yamaz ise borç zimmetinde sayılılabilir. İİK 78. Uyarıca üçüncü şahıs nezdinde borçlunun bir hak ve alacağı doğarsa bu alacak derhal icra dairesine gönderilmek durumundadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2011/30702 Esas ve 2012/1720 Karar Sayılı Kararlarında “…Kural olarak iki kişi arasında mevcut olan bir hukuki ilişkiye (temele) dayanan, henüz Doğmamış olmakla birlikte ilerde doğması muhtemel bulunan alacaklara müstakbel alacak denir. Müstakbel (beklenen) yada doğacak alacaklar için haciz yazısı gönderilebilmesi, üçüncü kişi ile borçlu arasında süregelen bir hukuki ilişkinin varlığına bağlıdır. Hukuki münasebetin varlığı ve bu ilişki nedeniyle borçluya ödenecek ve devamlılık arzeden bir alacağın bulunduğu hallerde, üçüncü kişiye haciz yazısı gönderilebilir. Müstakbel (beklenen) bir alacaktan bahsedilebilmesi için, bir hukuki ilişkinin (temelin) mevcut olması, bu hukuki ilişkiden doğacak alacağın cinsinin ve borçlunun belli olması yeterlidir. Alacağın miktarının belli olup olmaması veya böyle bir alacağın doğmama ihtimalinin bulunması önemli değildir. İşçiler ve memurların işveren nezdinde işleyecek ücret alacakları, müstakbel alacaklara örnek olarak gösterilebilir (Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku El Kitabı-sh 428 vd..). Kanun, ücret hacizlerinde, bu anlamdaki müstakbel Alacakların haczedilebileceğini açıkça kabul etmektedir (İİK. 83,355,356.).
Bu durumda borçlunun yüklenici olarak iş yaptığı kurumdaki müstakbel (beklenen) istihkakına (alacaklarına) haciz konması yönündeki işlem yerindedir. O halde mahkemece 3. şahıs tarafından teminat üzerine konulması talep edilen haczin değerlendirme dışında tutulduğunun bildirilmiş olduğu da göz önünde bulundurularak şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile haciz yazısındaki doğacak alacaklara ilişkin kısmın iptaline karar verilmesi isabetsizdir.””. şeklinde karar verilmiştir.