Sebepsiz zenginleşme, kişinin veya kurumun yasal bir sebep olmaksızın başka birinin malvarlığına haksız yere sahip olması durumunu ifade eder. Bu durum, genellikle yanlışlık, hata, haksız fiil veya yasal bir zorunluluk sonucu ortaya çıkabilir. Örnek olarak, yanlışlıkla fazla mal teslim alınması ve bunun fark edilmemesi gösterilebilir. Sebepsiz zenginleşme durumlarında, haksız şekilde elde edilen varlıkların geri verilmesi veya eşdeğer bir değerin ödenmesi yoluyla tazminat yapılır. Bu tazminat genellikle hukuki süreçlerle çözülür ve taraflar arasında uzlaşma yoluyla sonuçlanabilir. “Haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda” olduğunu ve gerçek bir eski hâle getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. Yaşanan enflasyon ortamı nedeniyle, paranın değeri (alım gücü) aradan geçen uzun zamana bağlı olarak düşmektedir. Doğal olarak belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın iade günündeki alım gücü arasında farkta sebepsiz zenginleşmedir.
Sermayenin birikmesi ve yatırımların teşvik edilmesi açısından faiz oranlarının önemi büyüktür. Faiz oranlarının enflasyon oranından düşük olmaması, sermaye birikiminin ve yatırımların artmasına katkıda bulunur. Ancak, günümüzde enflasyon gibi faktörlerle mücadele etmek ve ekonomik adaleti sağlamak için risk primi gibi alternatif yaklaşımların kullanılması düşünülebilir.
Risk primi, gelecekteki enflasyon gibi riskleri hesaba katarak fiyata eklenen bir primdir. Bu, satıcının enflasyonla ilgili riskini göz önünde bulundurarak potansiyel bir kaybı telafi etmesini sağlar. Satıcı, alıcıyla fiyat konusunda pazarlık yaparak daha yüksek bir fiyat talep edebilir. Alıcı, gelecekteki enflasyon riskini kabul ederek ve fiyatın bu riski yansıttığına inanarak bu fiyatı ödemeyi kabul edebilir. Satıcı ve alıcı, sözleşme şartlarını belirleyerek enflasyonla ilgili riskleri önceden belirleyebilirler.
Sermayenin birikmesi ile doğru orantılı olarak, tarım arazileri gibi büyük arazi parçalarının bölünmemesi verimliliği artırmaktadır. Bu durum, özellikle tarım sektöründe sürdürülebilirlik ve ekonomik büyüme için önemlidir. ABD gibi büyük tarım arazilerine sahip ülkelerde, arazi bölünmemesi ve sermayenin birikmesi, tarım sektörünün gelişimine ve ekonomik büyümeye katkıda bulunur. A.B.D.’nin yüzölçümü Türkiye’nin yaklaşık 12 katı, nüfusu 4 katı, ekonomik büyüklüğü yaklaşık 30 katı gibidir. Bu da, kişi başı milli gelirin A.B.D’de Türkiye’den yaklaşık 8 kata yakın olduğunu göstermektedir. Ancak, tapu adedi, ABD’de Türkiye’den daha azdır.
İslam ekonomisinde faiz, sosyal adaleti korumak ve ekonomik dengesizlikleri önlemek amacıyla yasaklanmıştır. Faizin, zenginlerin daha da zenginleşmesine ve fakirlerin daha da fakirleşmesine yol açabilmesinin engellenmesi, sosyal adaletin de sağlanmasının amaçlandığı değerlendirilebilir. Ancak, günümüzde enflasyon gibi faktörlerle mücadele etmek ve ekonomik adaleti sağlamak için faiz yerine risk primi gibi alternatif yaklaşımların kullanılması düşünülebilir.
Ortalama zekada bir insanın, yaşanan enflasyon ortamı nedeniyle parasının alım gücünde yaşanan düşüşü göz önünde bulundurarak parasını değerlendirmesi beklenir. Bireylerin dürüst ve adil bir şekilde hareket etmesi gerektiği unutulmamalıdır. İslam’da faizin yasaklanmasının temel amacı, sosyal adaleti sağlamak ve ekonomik adaletsizlikleri önlemektir. Bu nedenle, enflasyon ortamında, satıcının veya borç verenin enflasyon ile fakirleşmemesi için risk primi çözüm sunabilecektir. Faiz kavramının amaçsal yorumu ile adalet sağlanmasının amaçlandığı bir ahvalde, enflasyon ile adaletsizliğe neden olması düşünülemez. Bu durumunda risk priminin adil bir netice sağlayacağı düşünülebilir.
Sonuç olarak, faiz (bir borcun alım gücü ve reel karşılığından daha yüksek bir değerle geri ödenmesi) yerine enflasyon ölçüsünde risk primi gibi adaletli ve hakkaniyetli yaklaşımların kullanılması, ekonomik adaletin sağlanması ve sermaye birikiminin teşvik edilmesi açısından önemlidir. Bu yaklaşımlar, İslam’ın temel prensiplerini koruyarak modern ekonomik uygulamalarla uyumlu hale getirilebilir.