Yaralama ve hakaret nedeniyle manevi tazminat, 3000 TL tazminatın az oluşu!
İlgili karar;
YARGITAY 4. Hukuk Dairesi
2017/1131 E.
2017/1767 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 28/04/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/05/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırı ve haksız eylem nedenleri ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, olay tarihinde davalıyı görerek kapıyı kapatmaya çalıştığı sırada, davalının kapıyı hızla iteleyerek yere düşmesine ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralanmasına neden olması, konut dokunulmazlığını ihlal etmesi, kendisine hakaret ve tehditte bulunması neticesinde acı ve üzüntü yaşadığını belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, davaya cevap vermemiş, duruşmaya katılmamıştır.
Mahkemece, davalının davacıya yönelik eylemlerinin doktor raporu, tanık anlatımları ve toplanan delillerle sabit olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmiştir.
Gerek TBK’nın 56. (BK’nın 47.) ve gerekse TBK’nın 58. (BK’nın 49.) maddeleri hükümlerine göre, hakimin manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1996 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacıya göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu olan olayda; olayın oluş şekli, olayın gelişimi, tarafların durumu, söylenen sözlerin ağırlığı ve eylemlerin birden ziyade olması ile yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına takdir olunan manevi tazminat tutarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.