Ceza Genel Kurulu 2012/9-1450 E. , 2013/232 K.
KAMU MALINA ZARAR VERME SUÇU
İBADETHANELERE VE MEZARLIKLARA ZARAR VERME
Kamu malına zarar verme suçundan sanık A. Cankılıç’ın 5237 sayılı TCK’nun 152/1-a maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.06.2008 gün ve 402-441 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 24.05.2012 gün ve 5960-6795 sayı ile;
“2- Mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;
Sanığın caminin giriş kapısının camını kırma eyleminin TCK’nun 153/1. maddesinde yazılı suçu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Özel Dairece yapılan vasıflandırmaya ilişkin herhangi bir itirazı bulunmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.08.2012 gün ve 181057 sayı ile; bozma sonrasında yerel mahkemenin Dairenin kararına itibar edip, yeniden kuracağı hükümde suç tanımını ve sevk maddesini doğru şekilde göstermekten başka yapacağı bir işlem bulunmadığından hükmün eleştirilerek onanması gerektiği görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK’nun 308. maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği Yargıtay 9. Ceza Dairesince 06.11.2012 gün ve 8298-12095 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Suçun sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya içeriği itibarıyla da herhangi bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; eylemin ibadethanelere zarar verme suçunu oluşturduğunun anlaşılması halinde, mala zarar verme suçundan kurulan hükmün bozulmasına mı, eleştirerek onanmasına mı karar verilmesi gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden; suç tarihinde sanığın, müştekinin imamlık yaptığı cami ve cami içerisinde bulunan imam odasının kapı camlarını kırdığı anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nun “Mala zarar vermenin nitelikli halleri” başlıklı 152. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, mala zarar verme suçunun “Kamu kurum ve kuruluşlarına ait kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında” işlenmesi halinde fail hakkında bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı düzenlenmiş,
Aynı kanunun “ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme” başlıklı 153. maddesinin 1. fıkrasında ise; “İbadethanelere, bunların eklentilerine, buralardaki eşyaya, mezarlara, bunların üzerindeki yapılara, mezarlıklardaki tesislere, mezarlıkların korunmasına yönelik olarak yapılan yapıları yıkmak, bozmak veya kırmak suretiyle zarar veren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmüne yer verilmiştir.
Yerleşmiş yargısal uygulamalara göre temyiz incelemesi sırasında Yargıtay’ca suç vasfında hataya düşüldüğü saptandığında hükmün bozulmasına karar verileceği kabul edilmektedir. Aksinin kabulü, hukuk kuralları ile kanuni düzenlemelerin ülke genelinde farklı uygulanmasına yol açar ki, bu durum eşitlik, adalet ve hakkaniyet ilkelerine aykırılık oluşturacaktır. Zira aynı eylem nedeniyle farklı mahkemelerde yargılanan sanıklardan, suçunun hukuki niteliği doğru olarak belirlenen sanığın mahkûmiyeti ile zamanaşımı, süreli veya süresiz olarak bir kamu görevini üstlenmekten yoksun bırakılma, seçme ve seçilme hakkının kaybı gibi hak yoksunluklarının yanında, muhtemel bir genel veya özellikle de özel af karşısında değişik sonuçlarla karşılaşmasına rağmen, suç vasfı hatalı olarak belirlenen sanığın, açıklanan sonuçlarla karşılaşmaması söz konusu olabilir ki, bu durum eşitlik ilkesi ile hak ve adalet duygusuna da uygun değildir. O halde, suç vasfının saptanmasında hataya düşüldüğünün belirlenmesi halinde hükmün bozulmasına karar verilmelidir.
Somut olay bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Sanığın, caminin ve cami içerisinde bulunan imam odasının kapı camlarına zarar verme şeklinde gerçekleştirdiği eylem nedeniyle kamu malına zarar verme suçundan TCK’nun 152/1-a maddesi uyarınca bir yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin yerel mahkeme hükmünün, Özel Dairece, eylemin aynı kanunun 153/1. maddesinde düzenlenen ibadethanelere zarar verme suçuna uyduğunun kabulü ile suç vasfının saptanmasında hataya düşüldüğünden bahisle bozulmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Kaldı ki, bir ila dört yıl arasında hapis cezasını gerektiren ibadethanelere zarar verme suçunda, bir ilâ altı yıl arasında hapis cezasını gerektiren kamu malına zarar verme suçuna göre daha lehe yaptırımlar öngörüldüğünden, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdir edilmesi de gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.04.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.