T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/13299
K. 2010/882
T. 1.2.2010
• ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Eylemi Gerçekleştirdiği İddia Edilen Gerçek ve Tüzel Kişilere Karşı Açılabileceği – Apartman Yönetiminin Tüzel Kişiliği Bulunmadığı Elatmanın Önlenmesi Davasının Apartman Yönetimine Yöneltilemeyeceği )
• APARTMAN YÖNETİMİ ( Tüzel Kişiliği Bulunmadığı – Elatmanın Önlenmesi Davasının Apartman Yönetimine Yöneltilemeyeceği )
4721/m. 683
ÖZET : Dava, çaplı taşınmazdaki bağımsız bölümlere elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve tazminat isteklerine ilişkindir. Haksız eylem nitelikli elatmanın önlenmesine yönelik davaların eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen gerçek ve tüzel kişilere karşı açılabileceği gözetildiğinde apartman yönetiminin tüzel kişiliği olmadığından, onun yönünden davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada:
Davacı, kayden malik olduğu 3 parsel sayılı taşınmazdaki 27 ve 28 numaralı depo nitelikli bağımsız bölümlerden. 28 numaralı depoyu apartman yönetiminin kapıcı dairesine dahil ettiğini, 27 numaralı bağımsız bölümle birlikte apartman kapıcısı ve kat malikleri tarafından tasarruf edildiğini, kapılarının kırıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve tazminat isteklerinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Çekişmeli taşınmazda kat irtifakı kurulduğu ve tüm kat maliklerinin davada yer almadıkları gerekçesiyle, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar. Dairece:” Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararının davalı Halit’e tebliğ edilerek, kesinleşmesinin beklenmesi ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla: Tetkik Hakimi Ülkü Ükdoğan’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Dava, çaplı taşınmazdaki bağımsız bölümlere elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, çekişme konusu 3 parsel sayılı taşınmazdaki 10/962’şer arsa paylı depo nitelikli 27 ve 28 numaralı bağımsız bölümlerin davacı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, malik olduğu davaya konu taşınmazları, rızası olmaksızın apartman görevlisi ve kat maliklerinin tasarruf ettiğini ileri sürerek, Y… Apartman Yöneticiliği adına Ö. Ç. ve apartman görevlisi H. aleyhine eldeki davayı açtığı görülmektedir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazda kat irtifakı kurulduğu ve tüm kat maliklerinin davada yer almadıkları gerekçesiyle, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece;”Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararının davalı H.’e tebliğ edilmediğinden usuli eksikliğin yerine getirilerek oluşacak duruma göre bir karar verilmesi…” gereğine işaret alınarak bozulmuş, hükmüne uyularak bozma gereği yerine getirildikten sonra bu kez, tüm kat maliklerine karşı usulüne uygun dava açılmadığı ve taraf teşkilinin sağlanmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İddianın ileri sürülüş biçiminden, davacının Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açtığı tartışmasızdır.
Öte yandan, haksız eylem nitelikli elatmanın önlenmesine yönelik davaların eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen gerçek ve tüzel kişilere karşı açılabileceği gözetildiğinde apartman yönetiminin tüzel kişiliği olmadığından, onun yönünden davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine, öteki temyiz itirazlarına gelince, davalı H.’in çekişmeli bağımsız bölümleri kullanıp kullanmadığı yönünde hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, hakkında usulüne uygun dava açılan davalı H. yönünden, davacının bağımsız bölümlerine haksız eylem nitelikli bir elatması olup, olmadığının saptanması bu yönde yanların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, sonucuna göre bir karar verilmesi, projeye aykırılık iddiası yönünden ve başkaca haksız eylemde bulunanların da belirlenmesi halinde her zaman davacının ayrı bir dava açabileceği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ : Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükümün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.