Yalancının Mumu
Geçen hafta bir ceza duruşmasına katıldım. Başlangıçta beş sanıklı bir dava iken, sanıklardan birinin ölümü üzerine de sanık sayısı dörde inmişti. Tarafımız ise müşteki (katılan) vekili konumundaydık. Duruşma da sanık vekilleri, şüpheden sanık yararlanır, bir suç işlediği iddiasıyla yargılanan kimse hakkında mahkûmiyet kararının verilebilmesi için, o kimsenin o suçu işlediğinin kesin olması, ispatlanmış bulunması gerektiğini , yapılan ceza muhakemesinin sonunda belliliğe, örneğin fiilin sanık tarafından işlendiğinin veya işlenmediğinin sabit olduğu sonucuna varılmaması durumunda sanığın mahkûm edilemeyeceğini belirterek beraat istediler.
Davamızda sahtecilik nedeniyle sanıklar hakkında dava açılmıştı. 10.000 TL. tutarlı senedin başına “7” rakamı ilave edilerek 710.000 TL. yapılmış, senet ise lehtar ile birlikte iki kişi tarafından da ciro edilmişti. Sanıklardan sahteciliği çete liderinin talimatı ile yapan kişi ile çetenin liderinin senette imzaları yoktu. Sanık müdafilerinin savunmalarından sonra tarafımıza söz sırası gelmişti. Şu sözleri ifade ettim: “sanıklar kandırılmaya müsait ve gayrimenkulü olan her kişiyi kandırmak üzere ve mallarını almak üzere oluşmuş bir çetedir. Bunlar sıradan adi suçlu değil, kamu düzenini bozan bir örgüttür. Bu tür durum ve mağduriyetler hepimizin başına gelebilir. Ki, yine sanıklardan çete liderinin benzer bir eyleminden dolayı da yeni bir soruşturma başlatılmıştır”
Sanık müdafileri son olarak beraat istediler ve karar verildi…
Karardaki tarafımızca yeterli bulunmayarak tarafımızdan karara itiraz edildi. İtiraz dilekçesinde sanık ifadelerinin bir bölümü de yer aldı. Bu ifadeler enteresan olduğu için, özellikle de doğru tek yalan da sonsuz olduğu için yalan söyleyenlerin kendi yalanlarını da tekrar yalanladıklarını görüyoruz. İtiraz dilekçesinden çoğunlukla bir kısım tanık beyanlarını havi olarak kısmen alıyoruz:
“….Sanıklar, “D” ve dava dışı “Z” liderliğinde örgüt kurarak, gayrimenkulü bulunan ve kandırılması müsait kişileri dolandırarak, sahte evrak tanzim ederek, kamu kurum ve kuruluşları ile adli mercileri de aracı kılarak nitelikli olarak yapılan sahtecilik ve dolandırıcılık eylemlerinden dolayı alt sınırdan uzaklaşarak ceza verilmesi gerekirdi. Mahkeme sürecinde sanıkların tamamının hayatın olağan akışına aykırı beyan ve ifadeleri olmuştur. B'yi ele alırsak bu sanık, hiç bilmediği bir arazi için kahvede D’ye 710.000 TL. verdiğini, arazi tapusu olmayınca, “D”nin kendisine senet verdiğini, senet borçlusunu da tanımadığını söylemiştir. Daha sonra bir yerde bu senedi 100.000 lira borçlu bulunduğu O'ya vererek üste de 610.000 TL. aldığını şu şekilde söylemiştir:
"Sanık sorgusunda :ben yaklaşık 2-3 yıl kadar önce D'den 24 dönüm tarla aldım, karşılığında 710.000 TL para verdim, ancak “D” bana arsanın tapusunu veremedi, bunun üzerine iddianameye konu olan senedi verdi, bende senedi 100.000 TL borcum olan O'ya verdim, O'da 100.000 TL borcum mahsup edildikten sonra karşılığında 610.000 TL nakit aldım, dedi..." 610.000 lirayı da bankaya koymayıp, harcadığını söylemiştir.
Yine bu şahıs savcılık ifadesinde bütünüyle bu ifadesinin tersini söylemiştir. Şöyle:
Soruldu :D'yi 3 sene önce karakolun yanında kardeşi emlakçılık yapıyordu, dükkanlarının önünde satılık bir araba vardı, ben bu arabaya talip oldum, onların sattığını öğrendim, parasını vermek için gittiğimde “D” ile de dükkanda tanıştım, daha emekliye ayrılmadığımdan tekrar Almanya'ya gittim, 15-20 gün kalıp emekli olup geri döndüm, Türkiye'den de daha önceden emekliye ayrılmıştım, bu nedenle birikmiş paralarım vardı, arsa almak için D'yi gördüğümde "arsa almak istediğimi" söyledim, 20 dönüm dedim, kendisi bana biraz daha fazla bir yer bulduğunu, 710.000,00-TL tuttuğunu söyledi, yeri görmeden, yerin sahiplerini görmeden 710.000,00-TL'yi kahvede D'ye verdim, bu parayı verdiğime dair tanığım da yoktur, 1 hafta 10 gün sonra geri geldi, arsa sahipleri ile anlaşamadıkları ama parayı da nakit olarak ödeyemeyeceğini, paranın yerine senet ödeyeceğini söyledi, bende kabul ettim, kahvede otururken bana gösterdiğiniz senedi aynı şekilde yazılmış vaziyette senedi bana getirdi, bende parayı almamaktansa senet alarak parayı kurtarırım diye senedi aldım, senedin üstünde borçlu olan Ö'yü tanımam, çevreye arsa alacağım için senedi kırdırmak istediğimi yaydım, bu arada senedin vadesine 25-30 gün vardı, bankaya gittim, ancak çok masraf istedikleri için bankaya kırdırmadım, kahvede otururken bu konuyu duyan ve daha önce bana paranı tefeciye kırdırırmısın diye soran kişi bana “O” isimli kişiyi getirdi, tanıştırdı, ben para vermesi için senet bedelinden hatırladığım kadarı ile 7.000,00-10.000,00-TL aşağısına senedi verdim, paramı da aldım, C'yi da tanımam, “H” isimli kişiyi de tanımam sadece O'yu senedi verip parayı alırken gördüm, şimdi görsem de tanımam, “D” ile de hala görüşmekteyim, üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, suçsuzum, dedi...."
Bugün dinlenilse yine farklı şey anlatacaktır. Çünkü çete halinde hasılatı paylaşacaklardır. Bir kuruş B’nin ödemesi yoktur. Çete oluşturmuşlardır, örgüt kurmuşlardır. 710.000 TL.'lik müphem bir senedi kim 7000 lira eksiği ile alır. Tamamen akla, mantığa aykırı. Mahkemede ise O'ya 100.000 lira borcu olduğunu 610.000 TL. alarak senedi verdiğini söylemiştir. Savcılıkta senedi kırdırdım diyen kişi Mahkemede 100.000 Lira borcum olan kişiye verdim. Üste 610.000 lira aldım diyor. Yani tam çelişki, her iki beyanda eşyanın tabiatına aykırıdır.
Sanık O'da bütünüyle, sanık B'nin dediklerinin zıttını söylüyor. Şöyle:
"..Sanık “O” sorgusunda, Ben iddianameye konu bonoyu sanık B'den 610 bin TL alacağıma karşılık aldım, senet aldığımda 710 bin bedelliydi, üstünü Bahri'ye verecektim, kesinlikle senet üzerinde oynama yapmadım, atılı suçlamayı kabul etmiyorum, dedi
Sanık “O” ise B'den 650.000 lira alacağı olduğunu söylüyor. Aralarında ne söyleyecekleri kararlaştırılırken, bir 650.000 rakamı belirlemişler. Ama bu rakamın ayrıntısını karıştırıyorlar. “B” 100.000 lira borcum var diyor. Sanık “O” 650.000 lira alacağım var diyor. Bir kuruş borç alacak ilişkisi ise yok. Çete üyeleri iş bitince hasılattan pay alacaklar, doğruyu elbette söylemiyorlar. Doğru tek olduğu için unutulmaz, ama yalan sonsuz olduğu için unutulur ve her seferinde farklı bir şey söylenir.
Diğer “C” ifadeleri de tamamen gerçek dışıdır. savcılık ve Mahkeme ifadeleri çelişkilidir. Sanık C, O'dan 250.000 Lira alacaklıydım senedi ciro edip verdi derken, savcılıkta 710.000 Liralık alacağına karşılık senedi aldığını belirtmiştir.