MUTLAK TİCARİ DAVA NEDİR?
Tarafların ticari sıfatı olup olmadığı ya da tarafların ticari işletmesini ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari dava kabul edilen davalar “mutlak ticari dava”dır.
Mutlak ticari davaların konusu para ise dava açmadan önce arabulucuya başvurmak dava şartıdır.
DAVA ŞARTI ARABULUCULUK KAPSAMINA GİREN TTK’NIN 4. MADDESİNDE BELİRTİLEN TİCARİ DAVALAR
TTK’nın 4. maddesinde belirtilen ve aşağıdaki şekilde sayılan “Mutlak Ticari Davalar” dava şartı arabuluculuk kapsamında olup bu uyuşmazlıklar bakımından, 01.01.2019 ve sonrasında dava açılabilmesi için öncelikle arabulucuya başvuru gereklidir. Buna göre;
a. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda,
b. Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde,
c. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun;
– Malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203,
– Rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,
– Yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501,
– Kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519,
– Komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545,
– Ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554,
– Havale hakkındaki 555 ilâ 560,
– Saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d. Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e. Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f. Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılmaktadır.
Buna karşın, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davaların istisna olduğu ve ticari dava olarak kabul edilmeyeceği TTK’nın 4. maddesinde açıkça belirtilmiştir.
“Nisbi Ticari Davalar” olarak adlandırılan her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları da ticari dava olarak kabul edilmektedir. Nisbi ticari davadan söz edebilmek için “her iki tarafında tacir olması” ve uyuşmazlığın “her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması” şarttır. Bu şartlar mevcut ise, yukarıda sayılan mutlak ticari davalardan olmasa dahi, uyuşmazlık ticari dava ve dava şartı arabuluculuk kapsamında olup 01.01.2019 ve sonrasında dava açılabilmesi için öncelikle arabulucuya başvuru gereklidir.
DAVA ŞARTI ARABULUCULUK KAPSAMINA GİREN DİĞER KANUNLARDA BELİRTİLEN TİCARİ DAVALAR
Ticari davalar, TTK’nın 4. maddesinde sayılanlarla sınırlı değildir. TTK dışındaki kanunlarda da ticari davalar belirtilmiştir. Ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuğu getiren kanun teklifinin ilk halinde TTK dışındaki ticari davalara dair bir hüküm bulunmamaktayken, TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerde verilen gerekçeli önerge ile bu davalar da dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmış ve yaşanması muhtemel tereddütler giderilmiştir.
Diğer bazı kanunlarda belirtilen ticari davaları şu şekilde sıralamak mümkündür:
a. Kooperatifler Kanunu’nda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları (1163 sayılı Kooperatifler Kanunu md. 99),
b. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 vd. maddelerinde yer alan iflasa ilişkin davalar,
c. 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 10. maddesine göre “üreticiler ile meslek mensupları arasında veya meslek mensuplarının kendi aralarında Kanun’un uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıklar”dan belli miktarı aşanlar,
d. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 62. maddesinden kaynaklanan davalar.
Ancak bu noktada şu hususu tekrar belirtmek gerekir ki; sayılan ticari davalar bakımından arabuluculuğun dava şartı olabilmesi için, uyuşmazlığın konusunun bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebine ilişkin olması ön koşuldur.