Bir zamanlar, yeşilliklerle kaplı geniş otlaklarda bir öküz sürüsü huzurlu bir şekilde yaşardı. Ancak, çevrede dolaşan aslan sürüleri sürekli olarak öküzleri avlamak istiyorlardı. Öküzlerin bir araya gelerek savunma yapmasıyla aslanlar geri çekiliyordu. Ancak, aslanlar bir yolunu bulup öküzleri avlamaya devam ediyorlardı.
Bir gün, aslanların lideri Kükreyen Kral, topladığı bir grup aslanla beyaz bayrak sallayarak öküz sürüsünün yanına geldi. Boz Öküz ve diğer öküzler şaşkınlık içinde aslanlara bakıyordu.
Kükreyen Kral öküzlerin yanına yaklaştı ve tatlı bir dille konuşmaya başladı: “Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya barış ve uzlaşma amacıyla geldik. Farkındayız ki, sizlerle aramızda süregelen bir çatışma var ve bu çatışmadan biz de zarar görmekteyiz. Ancak, suçlu olan Sarı Öküz’dür. O, farklı rengiyle bizim dikkatimizi çekiyor ve bizi saldırgan yaparak sizi rahatsız ediyor. Onu bize verirseniz, aramızdaki sorunları çözebilir ve barış içinde yaşayabiliriz.”
Boz Öküz ve diğer öküzler, aslanların sözlerini dinledi ancak içlerinden birinin uyarısı geldi: Benekli Öküz. Benekli Öküz, aslanların gerçek niyetini görebiliyordu ve onlara güvenmiyordu. Ancak, diğer öküzlerin etkisiyle Sarı Öküz’ü teslim etmeye karar verdiler.
Bir süre sonra, aslanlar yine gelip, bu kez Uzun Boynuzlu Öküz’ü istediler. Bahaneleri, onun gösterişli boynuzlarının dikkatlerini dağıttığıydı. Yine Benekli Öküz karşı çıktı ama yine de öküzler Uzun Boynuzlu Öküz’ü teslim etti.
Bu olaylar sürdükçe, öküzler zayıfladı ve aslanlar daha da cesaretlendi. Artık, aslanlar hiçbir bahane olmadan doğrudan müdahale ediyor ve öküzleri avlamaya devam ediyordu.
Sonunda, sadece Boz Öküz ve birkaç öküz kalmıştı geride. Benekli Öküz, liderlerine dönerek, “Nerede kaybettik bu savaşı? Ne oldu bize?” diye sordu.
Boz Öküz, gözleri dolu dolu, “Biz” dedi, “Sarı Öküz’ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı.”