İslam dininde, adalet, dürüstlük, insana saygı ve hakkaniyet gibi temel değerler önemlidir. Ancak, bazen insanlar din adına haksızlık yapabilirler. Örneğin, bir kişi, başkalarını dini inançlara zorlayarak veya haksız yollarla maddi kazanç elde ederek dine hizmet etmeye çalışabilir. Bu tür davranışlar, Allah’ın emirlerine ve İslam’ın öğretilerine açık bir şekilde aykırıdır.
Bakara Suresi 256. Ayette, “Dinde zorlama yoktur” cümlesiyle başlar. Bu ayet, dinin kabul edilmesi için zorlama yapmanın doğru olmadığını açıkça ifade eder. Ancak, bazı durumlarda insanlar, dinlerini yaymak amacıyla zorlama veya baskı gibi yöntemlere başvurabilirler. Bu durum barışı zedeler ve dinin itibarına zarar verir.
Kehf Suresi 29. Ayetinde de, “Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?” denilmektedir. Bu ayet, insanların inançlarının zorla değiştirilemeyeceğini açıkça belirtir. Ancak, bazı gruplar, farklı inançlara mensup olanları tehdit ederek veya şiddet uygulayarak dinlerini yaymaya çalışabilirler. Bu tür zorlama ve şiddet eylemleri, sadece toplumsal huzuru bozar ve dinin itibarını zedeler.
Adalet ve liyakat, toplumsal katılımı artırır. İnsanlar, kendilerine eşit davranıldığını ve başarılarının ve ilerlemelerinin liyakatlarına dayandığını gördüklerinde, toplumsal süreçlere daha fazla katılmaya teşvik edilirler. Bu da Toplumsal Katılımın Artmasını sağlar.
Adalet ve liyakat, toplumun farklı kesimleri arasında daha büyük bir uyum ve barışın sağlanmasına yardımcı olabilir. Herkesin eşit ve adil bir şekilde muamele gördüğünü görmek, toplumsal bölünmeleri azaltır ve toplumsal barışı güçlendirir. Bu da toplumsal uyum ve barışı sağlar.
Liyakate dayalı atamalar ve işe alımlar, kurumların daha iyi performans göstermesine ve daha verimli çalışmasına yardımcı olabilir. Yetenekli ve liyakatli kişilerin doğru pozisyonlara yerleştirilmesi, kurumların etkinliğini artırabilir. Bu da daha iyi performans ve verimlilik sağlar.
Allah’ın koyduğu din, insanların yardım ve desteğine ihtiyaç göstermez. Hiçbir insana da Allah vekalet vermemiştir. Dine hizmet adı altında, insanların yolsuzluğuna, adaletsizliğine, nepotizme ve her türlü hizmet edecek düşüncesi ile kimilerinin kayırılmasına dinin ihtiyacı yoktur. Aksi hal, iyiye kötü yollardan varmak gibidir, bu mümkün değildir. Asıl olan, insanların dürüst ve adil olmalarıdır. İslam dininin temel ilkeleri, insanların birbirlerine karşı dürüstlük, adalet ve insana saygı göstermelerini öne çıkarır. Dolayısıyla, dine hizmet etmek isteyen bir Müslümanın öncelikli olarak adaleti ve dürüstlüğü gözetmesi gerekmektedir. Bu şekilde, hem dinin öğretilerine uygun bir yaşam sürülebilir hem de toplumsal barış ve uyum desteklenebilir.