Yaklaşık on beş yıl önce yurt dışında yaşayan çifte vatandaş statüsünde bir gurbetçimiz, izinli olarak ülkeye gelerek çeyrek asır önce aldığı arsasına da bakmak ister. Ancak arsaya geldiğinde üzerinde inşaat başladığını görür. Arsasına inşaat başladığını görmesi, beklenmedik bir durumdur ve şaşkınlık yaşar. Bu durum oldukça zor bir süreçtir. Neyse, hikayeye baştan başlayalım.
Dostumuz, yurt dışında çalışırken, tasarrufunu değerlendirmek ister. Yakın arkadaşı olan bir emlakçının da yardımıyla bir arsa satın alır. Ancak o sırada kendisi yurt dışındadır. Parayı gönderir, gerçekten samimi ve dürüst olan emlakçı arkadaşı da bu arsanın bedelini öder. Ancak, tapuda belirli bir süreyle devir yasağı vardır. Kısıtlılık söz konusudur. Bunun üzerine emlakçı, tapu devri olmayınca kendi lehine noterden satış vaadi yaptırır ve tapuya da şerh koydurur. Önemli bir güvence sağlanmıştır.
Dışardan izne gelen müvekkil, tapu devri olmayınca emlakçı arkadaşı, taşınmazın satış vaadini bu kez de müvekkilin eşi üzerine yapar. O zamanlar arsa Antalya’nın kenar bir mevkisindedir, ancak artık çok değerli bir konumdadır. Arsa uzun yıllar bekletilir. Çeyrek asırdan fazla zaman geçer. Müvekkil uzun yıllar sonra yurda dönmek, Türkiye’de yatırım yapmak ve önemli projelere imza atmak istemektedir. Bu nedenle arsasını satarak ek sermaye oluşturmayı planlar. Ardından internet ortamında ilanlar verir. Yurt dışında bulunurken verdiği ilanlara çeşitli başvurular gelir. Bunlardan birinin teklifi iyidir ve kişi, müvekkilden taşınmazın tüm bilgilerini alır. Arsanın ilk alım tarihinden itibaren geçen hikayesini, vakıaları, tapu ve noterlik bilgilerini, her şeyi öğrenir. Ancak, iletişim bir süre sonra kesilir.
İşte bu dönemde çok hızlı gelişmeler, müvekkilin bilgisi dışında cereyan etmiştir. Gurbetçi müvekkilden bilgileri toplayan kişi, harekete geçer. Çok uzun yıllar önce parası ödenmiş, noterlikten satış vaadi ile alım yapılmış olsa da tapu hala ilk malik adına kayıtlıdır. Kısıtlılık kalkmış olsa da tapu devri henüz yapılmamıştır. Alıcı adayı, topladığı bilgilerden sonra yaşlı ve arsanın ilk maliki olan köylü vatandaşı arar ve ona gurbetçinin adını söyleyerek kendisinin gurbetçi müvekkil olduğunu iddia eder ve “Önceden verilen vekaletin süresi geçmiş, onu yenilememiz gerekiyor” der. Ardından bir adamını göndereceğini söyler. Bu kişi, yaşlı olan ilk malike gider, kimi hediyeleri de beraberinde götürerek, yaşlı olan ilk maliki ilçede bir notere götürerek vekalet alır. Vekaleti hileyle aldıktan sonra hemen satış araştırmasına başlar. Birçok kişi ile görüşür. Bunlardan biri, arsayı almasına yardımcı olan emlakçıyı tanımaktadır. Arsanın ilk alımını sağlayan emlakçı ile de görüşür. Ancak o, arsanın satılmadığını ve satılsa kendisinin bilmesi gerektiğini iddia eder. Antalya’ya giden bu kişi, arsayı “ayakçı” tabir edilen ve emlakçılık da yapan sütçü bir kişiye gösterir. Sütçü, daha aktif ve profesyonel bir emlakçıya yönlendirir ve bu emlakçı bir müşteri bulur. Müşteri, Antalya’ya sonradan göç etmiş bir müteahhittir. Sütçü, emlakçı, alıcı ve hile ile vekalet alan kişiler anlaşır ve tapuya devir için giderler. Tapuda satış vaadi şerhi olduğu için bunun kaldırılması istenir. Ancak hile ile alınan vekalette bu yetki yoktur.
Tüm ekip tekrar ilk malik yaşlı kişiye gider, eski vekalet iptal ettirilir ve hile ile alınan vekaletteki vekil azledilir. Yeni vekalet düzenlenir. Vekil olarak müteahhit belirlenir ve ayrıca satış vaadi şerhinin kaldırılması yetkisi ilave edilir. Bu vekaletle Antalya’ya dönülür ve satış gerçekleşir, müteahhit taşınmazı annesi üzerine almıştır. Müteahhit, aldığı ruhsatla inşaata başlar. İnşaat tam başlamış ve hızla devam ederken, gurbetçi müvekkil tatile gelir. İnşaatı görür, ancak herhangi bir sonuca ulaşamaz.
Bu noktada, gurbetçi tarafımıza gelir. Bana gönderen ise arsayı ona ilk temin eden emlakçıdır. Üniversite yıllarından ortak noktalarımız olan kişidir. Konu zordur. Emlakçıya dava açılacağı, ancak davada kendisinin de diğer bir kısım kişilerle birlikte davalı gösterilmesi gerektiği söylenir. Dava devam ederken, bina biter, iskan alınır. Çok uzun bir süreçten sonra, dava aleyhe sonuçlanır. Temyiz aşamasında bozulan karar, tekrar görülür, bu kez gurbetçi lehine sonuçlanır. Yine yüksek yargıya giden bir süreç ve karar kesinleşir. Gurbetçi bir arsa dava etmiş, koca bir binanın tümünün mülkiyetini kazanmıştır. Tabii bu hadisenin cezai boyutu da ayrı bir süreçtir. Bu noktadan sonraki süreç ile cezai boyut ayrı bir anlatım konusu olacaktır.