7. Hukuk Dairesi 2014/8824 E. , 2014/16450 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi : Bursa 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 15/11/2012
Numarası : 2011/322-2012/697
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı Uludağ Elektrik Dağıtım AŞ.vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş’nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine
2-Davacı, davalı işyerinde sayaç açma kapama elemanı olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak sonlandırıldığından bahisle fazla mesai alacağının ödetilmesini istemiştir.
Davalı General Elektrik AŞ, davacının fazla mesai yapmadığını, yaptığı zaman ise tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, Davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş ise Davanın husumetten reddine karar verilmesini
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacının iddiasını genişletip genişletmediği konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Medenî usûl hukukumuz, yargılamanın düzen içinde sürdürülmesi, gereksiz zaman, emek ve para kaybına yer verilmemesi amacıyla, tarafların iddia ve savunmaları ile bunların dayanağı olan vakıaların belli bir yargılama kesitine kadar ileri sürülmesini aramaktadır. Aynı zamanda teksif ilkesinin de bir gereği olan durum, hem davacı hem de davalı bakımından söz konusudur.
Tarafların iddia ve savunmaları ile bunların dayanağı olan vakıaların belli bir yargılama kesitine kadar mahkemeye sunulmasını sağlamaya yönelik olarak Hukuk Muhakemeleri Kanununun öngördüğü kurum, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve Değiştirilmesi yasağıdır (Hmk m. 141).
Tarafların davada ileri sürdükleri iddia ve savunmaları belli taleplere (sonuçlara) ilişkindir ve bu taleplerin dayanağı olan soyut hukuk kuralları (hukukî sebep), söz konusu sonucu belli koşullara bağlamıştır. İşte, hakkında mahkemece karar verilecek olan somut talepler ile bu taleplerin dayanağını teşkil eden vakıaların nelerden ibaret bulunduğunu hususunda, hem mahkemenin hem karşılıklı olarak Davanın taraflarının, Davanın başında bilgilendirilmesi istenmiştir. Bu, Davanın düzen içinde sürdürülmesi, taraflarca ve mahkemece yapılan usûl işlemlerinin daha sonra beyhude yapılmış durumuna düşürülmemesi için çok önemlidir.
Buna göre, davacı, talebini ve bunun dayanağı olan vakıaları, dava dilekçesiyle mahkemeye iletebilir. Bu dilekçede ileri sürmediği talep ve vakıaları ise, cevaba cevap dilekçesinde mahkemeye serbestçe sunabilir. Bu çerçevede, talep sonucunu arttırabilir (iddiasını genişletebilir), değiştirebilir; keza, talebini dayandırdığı vakıaları değiştirebilir ve bunlara ilaveler yapabilir (iddiasını genişletebilir ve değiştirebilir). Aynı şekilde davalı da, savunmasını dayandırdığı vakıaları cevap dilekçesinde ileri sürebildiği gibi, bunları, vereceği ikinci cevap dilekçesinde, değiştirebilir (savunmasını değiştirebilir) yahut bunlara ilave başka savunma sebepleri ileri sürebilir (savunmasını genişletebilir).
Ancak, ikinci dilekçeler (davacı bakımından cevaba cevap, davalı bakımından ise ikinci cevap) verildikten sonra, artık taraflar taleplerini ve bunların dayanağı olan vakıaları, kural olarak değiştiremez ve arttıramazlar. Bu yasağa, iddianın ve savunmanın genişletilmesi ve Değiştirilmesi yasağı adı verilmektedir (Hmk m. 141).
Davacı açısından değerlendirildiğinde iddianın genişletilmesi ve Değiştirilmesi yasağı olarak nitelendirilen bu yasağın kapsamına, dava dilekçesinin unsurlarından:
•Hmk m. 119, I, ğ’de yer alan “talep sonucu” ile,
•Hmk m. 119, I, e’de yer alan “davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıalar girer. Buna göre, davacının söz konusu bu kapsamı değiştirmesi yahut arttırması, cevaba cevap layihasından sonra, kural olarak yasaktır.
Somut olayda, davacı 25.5.2011 tarihli dava dilekçesi ile, mesaisinin hafta için akşam 20.30 a kadar ve cumartesi 15.00 e kadar devam ettiğini bildirmiştir. Daha sonra açtığı ek dava ile, çalışma süresini, hafta içi 20.30, cumartesi ise 16.30 ve bazen akşam 20,30 olarak belirtmiştir. Bilirkişi tarafından, tanık beyanlarına dayanılarak hafta içi 08.30-20.30 arası, cumartesi 08.30-17.00 arası çalıştı kabulü ile hesaplama yapılmıştır. Davacının, dava dilekçesindeki taleplerini daha sonra genişletmesi, iddianın genişletilmesi yasağına tabidir ve davalının açık muvafakatı olmadan iddia genişletilemez. Davada, davalıların bu konuda açık bir muvafakatları yoktur bu nedenle davacının mesaisinin cumartesi günü 15.00 olarak kabul edilmesi ve buna göre hesaplama yapılması gerekirken, bilirkişinin davacının her iki davadaki talebini de aşarak yaptığı hesaplamaya itibar edilerek kurulan hüküm hatalı olup karar bozulmalıdır.
3-Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak şekilde bir indirime gidilmemelidir. Somut olayda mahkemece yapılan %20 takdiri indirim bu ilkelere göre yetersiz olup, daha yüksek bir oranda yapılması hakkaniyete daha uygun olacaktır.
O halde davalı Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş’ye iadesine, 08.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.