Özgürlük, insan ruhunun en derin özlemlerinden biridir. Düşüncelerin, duyguların ve eylemlerin zincirlerinden kurtulma, kendi kaderini çizme ve sınırsız bir ufka yelken açma arzusudur. Özgürlük, sadece fiziksel zincirlerden kurtulmak anlamına gelmez. Zihinsel ve ruhsal esaretten de kurtulmak gerekir. Önyargıların, dogmaların ve korkuların kafeslerini kırmak, özgürlüğün ilk adımıdır. Gerçek özgürlük, içsel bir güce ve bağımsızlığa sahip olmaktır.
Özgürlük, sadece bireysel bir hak değildir. Aynı zamanda, adil ve eşitlikçi bir toplum inşa etmenin temel taşıdır. Özgürlük olmadan, demokrasi, barış ve refahın gelişmesi mümkün değildir. Özgürlüğün sesi her yerde duyulmalıdır, basında, inanç ve düşüncede hakaret ve terörizmi teşvik dışı mutlak olmalıdır. Özgürlükler soyut güvenlik kavramı ile de sınırlandırılamaz.
Jean-Jacques Rousseau, özgürlüğü “insanın kendi iradesiyle hareket etme yeteneği” olarak tanımlamıştır. John Stuart Mill ise özgürlüğü “başkalarının haklarını ihlal etmediği sürece, istediğini yapma yeteneği” olarak görmüştür.
Özgürlük, insanlığın en temel ve en karmaşık kavramlarından biridir. Tarih boyunca birçok lider ve aktivist özgürlük için mücadele etmiştir. Mahatma Gandhi, barışçıl direniş ve sivil itaatsizlik yöntemlerini kullanarak Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesini başlatan ve dünya çapında özgürlük ve adalet için bir ilham kaynağı haline gelen önemli bir liderdir.
Antik Yakındoğu’daki evcilleştirme deneyimleri, modern kurumsal kısıtlamaların temelini oluşturmuştur. Bu deneyimlerde özgürlük, fiziksel veya sanal çitlerle çevrili bir alanda yaşamama olarak tanımlanmıştır. Bu durum, bir mahkumun havalandırmaya çıkmasına benzetilebilir. Sınırlı özgürlük, egemen sınıfın çıkarları doğrultusunda, bir lütuf olarak sunulmuştur.
Gandhi’nin özgürlük mücadelesinin temelini, “hakikate bağlılık” anlamında ve şiddete karşı direnmeyi savunan bir felsefe oluşturur. Gandhi’ye göre, barışçıl protesto ve sivil itaatsizlik, adaletsizlikle mücadele etmenin ve özgürlüğü elde etmenin en etkili yoludur.
Gandhi’nin barışçıl mücadelesi sadece Hindistan’la sınırlı kalmadı. Dünya çapında birçok özgürlük ve demokrasi hareketi Gandhi’nin fikirlerinden ilham aldı. Martin Luther King Jr. ve Nelson Mandela gibi liderler, Gandhi’nin yöntemlerini kullanarak kendi ülkelerinde eşitlik ve adalet için mücadele ettiler.
Özgürlük, sadece siyasi seçimlerle sınırlı değildir. Hayat boyu süren bir mücadele ve sürekli bir çabadır. Gerçek özgürlüğü elde etmek için, hayat boyu devam eden çok farklı boyutlarda barışçıl mücadele gerekir.
Mevcut sınırlı özgürlük alanlarını genişletmek yerine çitleri tamamen kaldırmak istiyorsak, düzenli seçimlere değil, egemen iradeyi alt edecek bir kolektif aksiyona ihtiyaç zorunludur. Bu kolektif aksiyon, farklı grupların ve bireylerin bir araya gelerek özgürlük için ortak bir mücadele vermesi anlamına gelir. Özgürlük için bedel ödemek gerekir. Özgürlük, sadece bireysel bir hak değil, aynı zamanda toplumsal bir gerekliliktir. Özgürlük yolunda engeller olsa da, özgürlük arzusu her türlü zorluğun üstesinden gelebilir.
Özgürlük, kafeslerin ötesinde bir ufuktur. Gerçek özgürlüğü elde etmek için, herkes bu ufka doğru birlikte yürümelidir.