Erdoğan Meclis’teki anayasa değişikliği teklifi tartışmalarıyla ilgili sert sözler söyledi. Erdoğan: “Parlamentoda çalışmaları engellemek, süreci uzatmak bunlar hiçbir şey kazandırmıyor. Ne yaparsanız yapın, ne ederseniz edin, 15 gün değil de 1 ay. Ama parlamentodan bu, ben inanıyorum ki çıkıp milletin önüne gidecektir. Eğer millete saygınız varsa, eğer milletin iradesine inanıyorsanız, eğer gazi Mustafa Kemal’in egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ilkesine inanıyorsanız o zaman bir an önce bırakın müzakereler bitsin, milletin önüne gitsin. Millet ne karar veriyorsa bu karara hep birlikte eyvallah diyelim.”
Erdoğan’ın konuşmasının diğer satırbaşları şöyle:
Tıpkı I. Dünya Savaşı sonrası gibi yeni bir dünya kurulmaya, bize de burada bir rol biçilmeye çalışılıyor.
Bize biçilmeye çalışılan kefeni önce Çanakkale sonra İstiklal Harbimizle parçalayıp atmıştık. II. Dünya Savaşı sonrasında ise ülke olarak tercihimizi Batı ittifakından yana kullanarak kendimize yeni bir yol açmanın gayreti içinde olduk.
Aradan geçen uzun zamana rağmen bugün görüyoruz ki, ülkemizle ve milletimizle ilgili kötü niyetler hala sürüyor. Hala her fırsatta eski hesaplar önümüze konmaya çalışılıyor.
Kimi zaman terör, kimi zaman ekonomik kriz, kimi zaman kardeş kavgası… Özellikle son 3 yıldır yaşadığımız hadiseler bu hesaplaşmanın birer tezahüründen başka bir şey değildir.
Terör örgütleri birer maşadan başka bir şey değildir.
Düne kadar DEAŞ çatısı altında kan dökenler bugün PYD/ YPG kimliği ile karşımıza çıkıyor.
Yıllarca bize bu örgütleri, birlikte çalıştıkları meşru yapılar olarak göstermeye çalışanların bile ortaya dökülen hakiketler karşısında artık söyleyecek sözleri kalmadı. Geldiğimiz noktada artık hiç değilse kartların açık oynanmasını umuyoruz.
Kimsenin PYD için bunların PKK ile ilgisi yok diyecek hali kalmadı. Çünkü bizzat NATO destekli yayınlarda bu ilişki tüm delilleri ile ortaya çıktı. Kimsenin bizim tek önceliğimiz DEAŞ’la mücadeledir diyecek durumu da kalmadı. Çünkü Türkiye’nin El Bab operasyonu karşısında sergilenen tavır böyle bir hassasiyetin olmadığını gösterdi.
Artık kimsenin FETÖ’yü savunacak bu örgütün mensuplarını masum STK temsilcileri olarak gösterecek imkanı da kalmadı.
Bütün bunları birer iyi niyet ifadesi olarak söylüyorum. Yoksa en başından beri kimin derdinin ne olduğunu biz de, karşımızdakiler de iyi biliyor. Bu acımasız bir güç meselesidir. Bu mücadelenin birinci şartı ayakta kalmaktır. Düştüğümüz anda iç çatışmalarla, kardeş kavgasıyla bize kendi kendimizi imha ettireceklerinden hiç şüpheniz olmasın.
Yaz kış demeden mücadelemiz devam edecektir. Bu ülkede, bu ülkeye ihanet edenlerin yeri yoktur, olmayacaktır.
Erdoğan, döviz konusunda da açıklama yaptı. Açıklamasında:
“Elinde silahlı ya da doları olan teröristin amacı arasında hiçbir fark yoktur. Amaç Türkiye’’ye diz çöktürmektir. Bunun için döviz kurunu bir silah gibi kullanıyorlar. Elbette bizim de bir takım sıkıntılarımız vardır.
Ama bunların hiçbiri ülkemizde döviz kurunun bugünkü seviyesine gelmesinin açıklaması değildir. Silahlı ve bombalı terör eylemleriyle, ekonomik araçları senkronize şekilde kullananlar, aslında kendi varlıklarının üzerine bina ettikleri zemini tahrip ediyorlar. Çünkü diğer ülkelere şu gerçeğin farkında, bugün Türkiye’ye yapılan yarın kendilerine de yapılabilir. Döviz üzerinden spekülasyonların derinliğinin olmadığı, kağıt üzerinde işlemlerle kurların yükseltildiğini ortadadır. Milletimiz döviz almak yerine satarak, 15 Temmuz sonrası başlatılan ilk dalgayı bertaraf etmişti. Bunun devamını ben milletimden rica ediyorum.” dedi.