İdari Yargı Yerlerinde “Hukuki El Atma” Nedenine Dayalı Tam Yargı Davaları Sonucu “Tapu Tescili” Sorunu!
Uzun süredir, İdari Yargı yerlerinde görülen “hukuki el atma” nedenine dayalı “kamulaştırmasız el atma” nedenine dayalı “tam yargı” davalarında verilen “tazminat” hükmüne karşılık Anayasa m. 125/IV ve İYUK. m. 2/II hükümleri gereği idarî yargıda taşınmazın hükmen tesciline karar verilememektedir. İşte bu yazımızda “tam yargı” davası ile verilen “tazminat” hükmü yanında “tapu tescili”ne de çözüm önerisi sunulacaktır.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 10. maddesine göre taşınmazın imar planına alınmasından itibaren beş yıl içerisinde kamulaştırılmaması halinde açılan bedel davaları mahkemelerce kabul edilmeye başlamıştır.
Uygulama imar planlarında (1/1000 ölçekli) umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine tahsis edilmiş olması,
Uygulama imar planının kesinleştiği tarihten itibaren ilgili kurumca 5 yıl içinde ayrılma amacına uygun olarak planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin yapılmamış olması 2010 yılına kadar “kamulaştırmasız el atma” olarak kabul edilmiyordu.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2010 tarih ve E: 2010/5–662, K: 2010/652 sayılı kararı ile hukuki el atma kavramı hukukumuza girmiştir. Bu kararla birlikte hukuki el atma da fiili el atma gibi değerlendirilmiştir.
Bu kararla, kamulaştırmasız el atmanın, idare tarafından taşınmaza fiili el atılması yanında, mülkiyet hakkının vermiş olduğu yetkilerin hukuka aykırı olarak uzun süre kısıtlanması halinde de gerçekleşeceği kabul edilmiştir Kararda; “… uzun yıllar programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip bulunan kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığı için yeterli bulunduğu, her türlü izahtan varestedir.” Cümleleri yer almıştır.
Başka bir ifadeyle mülkiyet hakkının vermiş olduğu yetkilerin uzun süre hukuka aykırı olarak kısıtlanması halinde de kamulaştırmasız el atma gerçekleşecektir [(ÇABRİ Sezer, “Kamulaştırmasız El Atma Kavramının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2010 Tarihli Kararı Doğrultusunda Tanımlanması”, EÜHFD, C. XV, S. 1–2 (2011, s.77.)]
Önceleri adli yargıda görülen bu davalar, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 09.04.2012 tarih ve E:2012/41 K:2012/77 sayılı “3194 sayılı İmar Kanunu’nun arazi ve arsa düzenlenmesine ilişkin 18. maddesinin uygulamasından kaynaklanan ve imar planı ile buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan uyuşmazlığın, 2577 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.” Kararı ile idari yargının görev alanı içinde olduğuna karar verilmiştir. İdari Yargı’da “ıslah” müessesi ile de adli yargıdaki “belirsiz alacak” davası gibi, dava tarihinden itibaren faiz uygulamasına dönülmüştür (Ankara 5. İdari Dava Dairesinin 2020/553 Esas, 2020/773 Karar Sayılı kararı)
Tam Yargı davası kesinleşince tescil nasıl olacaktır. Bu konu Kamulaştırma Kanununun 8. Maddesinin 6. Fıkrası yolu ile neticelendirilebilmektedir. Fıkra şöyledir: “(Değişik altıncı fıkra: 20/8/2016-6745/31 md.) İdarece, anlaşma tutanağının tanzim tarihinden itibaren en geç kırk beş gün içinde, tutanakta belirtilen bedel hazır edilerek, idarenin anlaşma tutanağı ve kamulaştırma öncesi taşınmaz üzerindeki tüm takyidat ve haklardan arındırıldığını bildiren yazıya istinaden idare adına tapuya resen tescil veya terkin edilir. Tapuya resen tescil veya terkinden sonra kamulaştırma bedeli kendilerine ödenir.” Bu madde re’sen tescil imkanı sağlamaktadır. Kesinleşmiş mahkeme kararı tarafların tam uzlaştığı rakamı ihtiva eder, ilave bir tutanağa hiç ihtiyaç yoktur. Bununla birlikte, karara uygun tutanağın imzalanması da tarafların evleviyetle istediği bir husustur. Çözüm açık ve net olarak, kanunun 8. Maddesinin 6. fıkrasında “res’en tescil” yolu ile mevcuttur. Son derece “basit” ve “kolay” bir “yasal” çözümdür.