Tolstoy”un Halk İçin Hikâyeler adını taşıyan kitabında bir Tabutçu hikâyesi vardır. Hikaye özetle şöyledir: Tabutçu, zengin bir adamın ölümünü beklerken onun için özel bir tabut yapar. En değerli malzemeleri kullanarak sanatının bütün hünerlerini sergiler ve gece boyunca (belki de birkaç gece ve gündüz) çalışarak tabutu tamamlar. Ancak, bu süreçte kendisini öylesine helâk etmiş ve yorulmuştur ki, bedensel gücü daha fazla dayanamaz. Sonunda, zengin adamdan önce ölür ve yaptığı tabutun yanında ölü bulunur. Ziyaretçiler, onu, kendi eliyle yaptığı tabutun yanında ölmüş olarak bulduklarında, bu güzel tabutun sadece onun için yapılmış olabileceğini düşünerek, onu o tabutun içine koyarlar ve öylece defnederler.
Hukuk devleti, toplumların huzur ve güvenliğini sağlamak için vardır; hukuk devleti, insan haklarına saygı gösteren, temel hak ve özgürlükleri koruyup geliştiren ve bu uğurda adaletli bir hukuk düzeni kuran devlet modelini ifade eder. Hukuk devletinde kuvvetler ayrılığı vardır. Yargı bağımsızdır. İdarenin her türlü eylem ve işlemi de yargı denetimine tabidir. Hukuk devletinde yasama organının yetkisi de sınırsız değildir. Yasama organı da anayasaya ve evrensel hukuk kurallarına uygun davranmak zorundadır. Hukuk devlettin önemli unsurlarından biri de, anayasa mahkemesidir.
Bir hukuk devletinde, anayasa mahkemesi, yasama organının, yasama faaliyetlerinin anayasaya ve evrensel hukuka uygunluğunu ve bireysel hak ihlallerini denetleyen bir üst yargı organıdır. Bu mahkeme, evrensel hukuk normlarına uygunluğu sağlamak ve hukuki güvenliği temin etmek adına vardır. Mahkemenin kapatılması veya fonksiyonunun ortadan kaldırılması, adeta bir hukuk devletinin temellerini sarsar. Sanki tabuta çakılan son çividir.
Anayasa mahkemesi, adaletin koruyucusu ve teminatıdır. Yargı bağımsızlığı ilkesi, hukuki güvenliğin temelini oluşturur. Anayasa mahkemesi, hukuki normları yargılama yetkisiyle donatılmış bir kurum olarak, haksız eylemleri önlemek, temel hak ve özgürlükleri korumak ve hukuk devletinin varlığını güvence altına almak amacıyla faaliyet gösterir.
Anayasa mahkemesinin işlevi, adeta toplumun vicdanını temsil eder. Bu mahkeme, bireylerin haklarını korurken aynı zamanda demokratik düzenin işleyişini de güçlendirir. Yasama organının keyfi hareket etmesine karşı bir kalkan görevi görerek, herkesin eşit ve adil bir şekilde hukukun üstünlüğünden yararlanmasını sağlar.
Bu bağlamda, anayasa mahkemesinin kapatılması veya fonksiyonunun ortadan kaldırılması, adeta hukuk devletine vereceği zararlar açısından “tabuta çakılan son çividir”. Bu durum, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini koruma güvencesini ortadan kaldırarak toplumda hukuki belirsizlik ve güvensizlik yaratır. Adaletin, eşitliğin ve hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi için anayasa mahkemesinin varlığı elzemdir.
Sonuç olarak, temel norm olan Anayasa’da, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar” emredici hükmü var iken, yine Anayasa’da “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır.” şeklinde çok net ve anlaşılır hükümlerin tartışılması dahi hukuk devletine zarar vermektedir. Üstüne üstlük anayasa mahkemesinin kapatılması söylemi ise “tabuta çakılacak son çivi” anlamına gelebilir Hukuk devletinin temel taşlarından biri olan anayasa mahkemesi, adaletin teminatıdır. Bu kurum, toplumun huzur ve güvenliğini sağlamak adına büyük öneme sahiptir. Anayasa mahkemesinin işlevinin ortadan kaldırılması, adaletin zedelenmesine, hukuki belirsizliklere ve güvensizliğe yol açar.